Şeker… Kimine göre tatlı zehir kimine göreyse yaşamın vazgeçilmezi. İnsanlık tarihinde oldukça uzun bir geçmişe sahip bu gıdanın kullanımı, antik çağlara kadar uzanıyor. Şekerin ilk olarak Hindistan’da şeker kamışından elde edildiği tahmin ediliyor. İnsanlar, şeker kamışının tatlı özünü keşfettiklerinde ise bu bitkiyi yetiştirip öz suyunu kaynatarak şeker elde etmeye başlıyorlar. Günümüzde, şekerin tarım, endüstri ve ticaret üzerindeki etkileri oldukça büyük. Şeker kamışı ve şeker pancarı gibi şeker bitkilerinin tarımı, tarım endüstrisinde önemli bir yer işgal ediyor. Özellikle tropikal bölgelerde, büyük şeker kamışı tarlaları ve şeker pancarı tarlaları bulunmakta. Sanayi devrimiyle birlikte, şeker endüstrisi de önemli bir dönüşümden geçti. Makineleşme ve sanayileşme süreci, şeker üretiminde verimliliği artırdı ve üretim maliyetlerini düşürdü. Bu, şekerin daha geniş kitlelere ulaşmasını sağladı ve tüketimin artmasına yol açtı. Aynı zamanda, şeker endüstrisi, ulaşım, ambalajlama ve dağıtım gibi diğer endüstrilerle birlikte büyüyerek ülke ekonomilerine önemli katkılar sağladı.
Ulbe Bosma’nın Şekerin Tarihi adlı ayrıntılı çalışması, bu tatlı maddenin 2000 yıldır politikalarımızı, sağlığımızı ve çevremizi nasıl değiştirdiği sorularının izini sürüyor. Yavuz Alogan çevirisiyle Say Yayınları’ndan çıkan eser, şekerin nasıl olup da yediğimiz tüm besinlerin içine sızmayı başardığına, hastalıkları ve ekolojik krizi ne biçimde besleyip büyüttüğüne dair aktüel meselelere de uzunca yer veriyor. Şekerin tarihsel kökenleri, tarım, endüstri ve ticaret üzerindeki etkileri, sömürgecilik ve modern endüstriye etkileri oldukça karmaşıktır ve derin. Dolayısıyla, “şekeri anlamak” bir yerde “içinde yaşadığımız medeniyeti” de anlamak anlamına gelebilir.
Şeker, günümüzde hazır gıda endüstrisinde yaygın olarak kullanılmakta ve birçok gıda ve içeceğin ana bileşeni haline gelmekte. Ancak şeker deyince pek çok toplumun tarihsel hafızasında, bağımlılık yapıcı tadından evvel sömürgecilik faaliyetleri gelir. Avrupalı güçler, sömürge topraklarında şeker üretimini kontrol etmek için geniş ölçüde hareket ettiler ve böylece köle ticareti ve köle emeği, bu üretim sürecinde yaygın olarak kullanıldı. Sömürgeciler, şeker plantasyonları için büyük topraklar ele geçirerek ve yerli halkı köle olarak çalıştırarak, şeker üretimini artırdılar. Bu, hem sömürge topraklarında hem de Avrupa’da ekonomik ve sosyal dönüşümlere yol açtı. Bu durum, köle ticaretini, kolonileşmeyi ve siyasi ittifakları şekillendirdi. Modern dönemlerde de tarım politikaları şeker üretimini önemli ölçüde etkiliyor. Bazı ülkeler, yerel şeker sanayilerini korumak için şeker kotaları ve sübvansiyonlar gibi koruyucu politikalar uyguluyor. Diğer taraftan, serbest piyasa reformları ve ticaret anlaşmaları, küresel şeker ticaretini ve üretimini şekillendirmeye devam ediyor.
Ulbe Bosma’nın Şekerin Tarihi adlı çalışması, şekerin 2000 yıllık serüvenindeki bu etkileri izlemekte ve günümüzdeki aktüel meselelere de ışık tutmakta. Şekerin tarihsel kökenleri, tarım, endüstri ve ticaret üzerindeki etkileri, sömürgecilik ve modern endüstriye etkileri üzerine yapılan bu analiz, aslında şekerin sadece bir besin maddesi olmanın ötesinde birçok katmanlı ve derin anlam taşıdığını göstermekte. Dolayısıyla, şekerin anlaşılması, aynı zamanda içinde yaşadığımız medeniyeti de anlamak anlamına gelebilir. Günümüzde şekerin yaygın olarak kullanıldığı hazır gıda endüstrisindeki rolü, belki de, geçmişteki sömürgecilik faaliyetlerine olan göndermelerle birlikte değerlendirilmeli. Sonuç olarak, şeker, insanlık tarihini ve küresel ekonomiyi derinden etkileyen bir fenomen olarak karşımıza çıkmakta. Tarihine bakmak ise uygarlığımıza bakmak gibi adeta. İyi okumalar…

- Şekerin Tarihi – Ulbe Bosma
- Say Yayınları – İnceleme
- 432 sayfa
- Çeviri: Yavuz Alogan