Bundan birkaç sene önce bana kişisel gelişim kitapları hakkında sorular sorulsaydı hiç iç açıcı cevaplar vermeyecektim. Kitapçıya uğradığımda bu kitapların olduğu rafı bir postacı yürüyüşü ile hızlıca geçerdim. İnsanların oturup başka insanların hakkında böyle yukarıdan atıp tuttuğunu düşünürdüm. Belki birisi beni karşısına alıp konuşsaydı bu düşüncelere bir nebze önem verirdim. Düşünün benim araştırmalara, gerçekliğe, deneylere güvenim yüzde kaçmış. Fakat çok sonra hayatın zorluklarıyla karşılaşınca, bu yüklerin altında etimle kemiğimle acı çektiğimi fark ettiğimde bundan nasıl kurtulacağımı araştırmaya başladım. Bana bakın araştırma yapıyorum! Planlama yapmanın, kendini tanımanın, duyguları kontrol edebilmenin üzerine yapılan eğitimlere katıldım. İnanır mısınız yırtıp çıktığım bu kişi önceki kişiyi tanımıyor. O gün kendime söz verdim. Mutlaka önünden geçtiğim rafın bu defa önünde durup o kitapların seslerini duyacaktım. Yani diyeceğim o ki kurduğum cümleler bir zamanlar bu kategoriye güveni olmayan bir insanın geldiği seviyeden çıkıyor olacak.

Timaş Yayınları eylül ayı içerisinde ilk kitabı Karar Ver, Planla, Harekete Geç’in heyecanını yaşayan Ayça Karaman’ı ağırlıyor. Ayça Karaman, Boğaziçi Üniversitesi Eğitim Fakültesi ve Sosyal Bilimler Enstitüsü mezunu aynı zamanda 2013’ten beri mezun olduğu üniversitede öğretim görevlisi olarak görev almakta. Yine Boğaziçi Üniversitesi’nin Yabancı Diller Yüksekokulu Materyal Hazırlama Ofisi’nde görev almış ve program yöneticisi olarak görev aldığı dönemde pandeminin getirdiği uzaktan eğitim gerçeğini başarılı bir şekilde çalıştığı kurumda hayata geçirmiş. Ayça Karaman’ın yetenekleri bununla da bitmiyor elbette. 2018’den itibaren sosyal medya ve kendisine ait sitesinde bireylere kişisel gelişim metinleri yazarak zor bilinen yolların ne kadar aydınlık ve kolay yürünebildiğini gösteriyor bir nevi.
“Hayat ilerliyor, zaman geçiyor ve hayatınızda yapmak istediğiniz değişiklikler, siz bir şey yapmadıkça üst üste birikip sırtınızda kocaman bir yük oluveriyor. Peki neden böyle oluyor? Çünkü hayatınızda değişiklik yapabilecek güce sahip olan tek kişi yine sizsiniz. Bu güce sadece sizin sahip olmanız hem ağır bir sorumluluk hem de büyük bir özgürlük. Ağır bir sorumluluk çünkü çevrenizden maddi veya manevi yardım alsanız bile günün sonunda verdiğiniz kararlar ve attığınız veya atmadığınız adımlar yine dönüp dolaşıp sizin hayatınızı etkileyecek.” (sayfa 13)
Ayça Karaman diğer kişisel gelişim kitaplarıyla kıyasladığımda sorunun neden bir sorun olarak kabul edildiği gerçeğinden çok insanların bu sorundan neler yaparak kurtulabileceğini ya da kontrol altına alabileceğinden bahsediyor. Bu şekilde bir farklılık ortaya koyabilmeyi başarabilmiş olmasının en büyük sebebi muhtemelen aynı sorunları kendisinin yaşamış olmasından kaynaklanıyor. Sorun dediğime bakmayın, bu aslında gerçek bir sorun değil ama hayat standartlarımızı yavaşlatan, diğerlerinin hayatlarıyla kıyaslandığında “neden” sorusunu sorduran sebeplerdi. Mesela erken kalkamamak, işleri zamanında yapamamak, daha kısa sürede konsantrasyonu kaybetmek… Çözümü ya da kaynağı belli olmayan bir sebebin farkındalığı da geç oluyor elbette. Bu da bizim elimiz kolumuz gibi kendiliğinden ortaya çıkmış bir şey herhalde diye düşünüyoruz. O yüzden araştırma yapmak gereksiz gözüküyor. Mesela benim yaptığım gibi. İşte böyle yükler altında kalan bir Ayça Karaman bir çözüm yolu olduğunu fark ettiği vakit bunu çözmek için çaba gösteriyor ve bundan sonra da kariyerini kendisi gibi olan insanların bulamadığı ışığı yaratmak üzerine kuruyor.
Ben çocukluğumdan beri sınıfın en çok çalışan insanıydım. Fakat yine de istediğim gibi sınav notlarım olmazdı. Üstelik arkadaşlarla konuştuğumuzda onların benim kadar çalışmamış olduğunu da öğrenirdim. Bu duyduğum en ağır küfür gibi ağır duygular hissettirirdi. Üniversiteye kadar böyle süregeldi. Fakat sonra kendimdeki bu durumu bir kabak gibi içimi soyarak görmek istediğimde durumu anladım. Ben aslında en verimli olacağım saatlerde ya uyuyor ya da radyasyonun kölesi oluyordum. Deneme yanılma yöntemi ile en verimli olduğum saatleri buldum. İnsanların ve dolayısıyla benim de uyuyor olduğum sabahın ilk ışınları saatlerce çalıştığım sayfalarca notu kısacık bir sürede zihnime yazacak derecede verimli zamanlardı. Daha sonrasında deneme yanılma yapacak kadar fazla zamanım olmadığını fark edip bu zamanlarımı herkesçe bilinen yöntemlerle planlamaya başladım. İnanır mısınız mesleğime olan hayranlığımı bile katlayarak çoğaltmıştı bu durum. İnsanın sorunu kadar sonucunun da kendisinde olmasının en büyük kanıtıdır bu.
Ayça Karaman da Karar Ver, Planla, Harekete Geç kitabında süregelen birçok sebebi anlatıp bunları kontrol edebilmenin yollarını açıklıyor. Her bir konu başlığı altında uzun anlatımlarının ardından bir Bölüm Özeti ve Pratik Öneriler başlıkları okuru karşılıyor. Bu da herkesin illaki bir sebebi sahiplenmesinin ardından bu sebebi çözebilmenin yolunu yapbozun kayıp parçası gibi deneyerek bulmasını sağlıyor.
Bu sorunlara değinecek olursak meraklılarına küçük bir liste hazırlayayım: Erteleme sorunu, motivasyon kaybı, başkalarının tavsiyelerini daha çok önemsemek, hazır olmamak, olumsuzluklar, düşünce tarzlarının farklılığı, plansızlık…
“Motivasyon, kelime anlamıyla harekete geçiren bir güçtür ve bu aslında kuvvetli bir rüzgâra benzer. Nasıl ki rüzgârın esmesi veya durması normalse, motivasyonun da gelmesi ve gitmesi o kadar olağandır. Hayatımızda bir şeyleri değiştirmek için motivasyonu beklemek, gemimizi sadece rüzgâr estiğinde ilerletmeye benzer. Bu, aslında iyi bir fikir değildir. Uçsuz bucaksız bir denizin ortasında sadece rüzgârı bekleyerek o limandan bu limana seyahat etme fikrini çok mantıklı bulmazsınız, öyle değil mi? Peki o zaman harekete geçmek ve yol almak için neden sadece motivasyona güvenesiniz?” (sayfa 31)
Karar Ver, Planla, Harekete Geç kitabının diğer kitaplardan farklarından biri de -tecrübelerime dayanarak söylüyorum- bir sorunun birden fazla çözüm yoluna yer verilmesidir. Yani bir kadın sadece etek giymek mi zorundadır? Ya da aynı yolda karşılaştık diye hepimiz mavi rengi sevmek zorunda mıydık? İnsanlar birbirinden farklıdır, zamanın da etkisiyle bu farklılık her seferinde farklı bir kıyafet giyer. Yani farklılıklarımızın farklılıkları içerisinde sorunlarımızın tek bir çözümü olması kadar yanlış bir şey yoktur.
Her bir bölüm ünlü birinin söylemiş olduğu bir cümle ile başlıyor. Bu ünlülerin statülerinin ve mesleklerinin farklı olması geldiğimiz sonucun en büyük örneği. Kim olursak olalım benzer şeyler yaşıyoruz ve yalnız değiliz. Bununla birlikte her bölümün sonunda bir Alıştırma ile kendi sorunumuzun farkına varmamızı sağlıyor Ayça Karaman. Kitabın sonunda ise okurları Değişim Rehberi karşılıyor. Her bölümün sonunda yapılan alıştırmalar sonucunda ne sonuca vardığımızın en güzel yolu bu olsa gerek. Böylece Karar Ver, Planla, Harekete Geç bir kitap olmaktan çıkıp bulunduğumuz hayatın değil bizim haritamızı elimize tutuşturuyor. İşte benim Değişim Rehberim:

Eskiden hiç anlamayacağımı düşündüğüm hatta beni hiç anlamayacaklarını düşündüğüm kişisel gelişim kitapları için uzun bir yazı yazacağımı kim bilebilirdi? Ki ben hep bir kapalı kutuydum. Kendimi bile bilemezdim bundan birkaç sene önce. Şimdi kendimden notlar bile paylaşıyorum. İşte belki de bu yüzden yaz mevsimlerini seviyorum. Kat kat giyindiğimiz kış mevsiminden sonra yüklerimizden kurtulup kendi tenimizin rengini görüyoruz yaz mevsimlerinde. Ben de geçmişte kat kat giyinmiştim. Adımı biliyordum bir de ne istediğimi. Ama şimdi sevdiğim şeylerin listesini yaparım, nereye nasıl varacağımı tahmin edebilirim, bu akşam izlediğim bir filmde kaç farklı duyguya girdiğimi fark edebilirim, duygular üzerine müzik listesi hazırlayabilirim, beş yıl sonra kendimi bir yerlerde rahatlıkla görebilirim, gördüğüm yerlere üç farklı kombinasyonda gidebilirim.
“Çoğu zaman daha iyi hissettiğimizde, daha çok zamana kavuşunca, daha iyi koşullara sahip olunca veya daha yüksek bir maaşa sahip olunca bir şeyler değişmez. Çevrenizde biraz gözlem yaparsanız, buna benzer birçok duruma şahit olabilirsiniz. Daha iyi şeyleri bekleyenlerin bekleme süresi hiçbir zaman bitmez, çünkü bu tür insanlar aslında daha iyi koşulları beklemez. İçten içe denemekten, risk almaktan ve başarısız olmaktan korkarlar. Bu korkularını fark edemedikleri veya aslında kendilerine bile itiraf edemedikleri için bir türlü yola çıkamazlar. Oysaki cesaret, kocaman adımlar atmak değildir. Aslında cesaret, her gün atabileceğimizi düşündüğümüz adımdan bir adım daha fazlasını atabilecek gücü göstermek, konfor alanının dışına çıkabilmek ve içine hapsolduğumuz kabuğu kırabilmektir.” (sayfa 149)
Yani sözün kısası bilinmezliklerle dolu sandığımız bu hayatta kaplumbağa gibi sırtımıza yüklediklerimizi kendimiz zannediyoruz fakat sırtımızdakilerin bizimle hiçbir alakası yok. Öncelikle kat kat giyindiğimiz o şeyleri sırtımızdan atmalı ve sonra yolumuzu çizerken renkli kalemlerle güzelleştirmeliyiz. Ayça Karaman kendi çocukluğunun sorunlarını büyüdükçe bulmuş ve planladığı hayatın meyvesini Karar Ver, Planla, Harekete Geç kitabıyla toplamıştır. Sıra sizde. Sorun sizde değil.

- Ayça Karaman – Karar Ver, Planla, Harekete Geç
- Timaş Yayınları – Kişisel Gelişim
- 160 sayfa