Fanzin, satılma gayesinden çok paylaşma gayesi taşıyan, gerçek yazma eylemine dokunabilmenin ilk yolu, edebiyatın laboratuvarıdır.
Posa Fanzin ile Mephisto Kitabevi’nde bir akşam üstü tanıştım. Açıkça söylemeliyim ki kapağı ve küçük olması beni çekti. Son zamanlarda çıkan çoğu dergi ve fanzin kapağı öyle şatafatlı yapıyor ki artık gözüm yoruluyor. Bildiğim birkaç yazardan fazlasını okuyamadan maalesef ki arşivime koyuyorum. İşte Posa Fanzin, burada farklılığını gösteriyor. Şatafatlı kapakları yok sade bir kapakları var. Yazarların isimleri yok, sadece fanzinin mail adresi var. Bugüne kadar kaç tane sayı çıkardılar, nerelerdeler bilmiyorum. Basit ve etkili cümlelerle de edebiyat yapılabildiğini hatırlatıyor bizlere. Lacivert kapaklı olan sayının giriş sayfasında “Bay Kehkeh ile Bayan Kıhkıh’ın Benden Söylemesileri” yazıyor.
“Basit ve etkili cümleler kuran birini, basit ve etkili bir biçimde anlatmak için onu konuşturmamız gerekiyor ki bize şöyle basit ve etkili cümleler yazmasın: Bugün içimden üzülmek gelmiyor sadece yazsam olmaz mı?”
Öyle güzel cümleler var ki hepsinin ayrı birer aforizma olduğu kanısındayım.
“İktidar, öldüremediğini delirterek kaçıran, karşılıksız insanlıktır.”
Posa Fanzin’ de gerçek bir yazarı aradıklarını ve bunun için çırpındıklarını da görüyorsunuz. Çünkü diyorlar ki : “Gerçek yazarı arıyorum, gerçek bir yazar kimseye ulaşmaya çalışmaz.”
Bordo renkli olan Posa Fanzin ise “Anneler Döver Modernler Ağlar” başlığıyla başlıyor. Ufak bir öykü var, değişik ve alışılagelmeyen biçimde bulduğum.
“Ağustosta rapsodi değil ama tekel bayii açma planlarım vardı, aylardan nisandı, imkansız şeydi yazmamak. Bu hızla, yaşamama izin verseler, ölecektim.”
Eğer edebiyatta gözümüze sokulandan çok, kuytuda köşede kalmış, sade, naif ama bir o kadar da ben buradayım diyen bir fanzin arıyorsanız Posa Fanzin sizin içindir. Tüm emek verenlere saygıyla, sevgiyle… (Fotoğraf bana aittir.)