Küçük Çiçek, Latin Amerika edebiyatı meraklılarının kaçırmaması gereken bir roman. Africano Kitap tarafından yayınlanan eser Arjantinli Iosi Hovilio’nun Türkçe’ye kazandırılan ilk kitabı. Doksan altı sayfalık çalışmanın çevirisi İrem Güngör’e ait.
İsmini bir caz eserinden alan Küçük Çiçek’te hayatı melodik bir akışa bağlayan müzik önemli bir yer teşkil ediyor. Müziğin eserdeki rolünü, ‘roman başkarakterinin ‘iş’ ortağı’ şeklinde özetlemek mümkün. Psikolojik eşiği çok yüksek olan romanda gerçek ve gerçeküstü iç içe geçecek biçimde kurgulanmış. Latin Amerika edebiyatının vazgeçilmezi olan fantastik ögeler, gizemli dil ve okurun zihnini burkan kasvet ziyadesiyle yer alıyor. Ayrıca mistik detaylar ve teolojik göndermeler anlatıyı çok katmanlı hâle getiriyor. Aforizma olarak değerlendirilebilecek oldukça fazla cümlenin yer aldığı kitabın en ilginç özelliği tüm metnin tek paragraftan oluşması olabilir. Metinde bütünselliği sağlayan bu özelliği okurken hissedebiliyorsunuz.
Yazar, metni düz-çizgisel veya düalist anlayış yerine döngüsel bakış açısıyla oluşturmuş. Dolayısıyla Küçük Çiçek’te ‘döngü’ olgusu belirgin bir öneme sahip. Örneğin roman karakterleri ölüm ile yaşam veya rüya ile uyanıklık ya da huzur ile huzursuzluk yahut serap ile gerçek arasında sınırı net olmayan bir döngü içinde hayatlarını sürdürüyor. Müphemlik içeren bir sirkülasyonla devam eden yaşama (hikâyeye) dair beklenti içine girmek okuyucu için gereksiz bir uğraş. Okura, metni kendi seyrinde bırakıp okumayı sürdürmek düşüyor. Kitabın dili için sade veya akıcı demek zor ve dikkatli okumayı gerektiren bir anlatısı var. Sanıyorum çeviri bunu biraz daha zorlaştırmış. Zira bazı cümleleri anlamak birkaç kez okumak gerekiyor. Ben anlatıcı yöntemini kullanan yazar, olayları başkarakterin ağzından aktarmış. Yalnız birkaç yerde birinci ve üçüncü tekil şahıs karıştığı için metnin bütünlüğünde boşluk oluştuğu görülüyor. Romanda yerel kültüre dair detaylar da yer alıyor. Satır aralarında Güney Amerika’daki toplumsal yapı ve az da olsa siyasi anlayışla ilgili izleri yakalamak mümkün. En önemli detaylardan birisi metindeki Rus etkisi. Yazar, başkarakter üzerinden Rus kültürü ve edebiyatını öne çıkaracak şekilde kurgulamış romanı. Rus edebiyatının birçok yazar ve eserine değinmiş fakat metinde özellikle Lev Nikolayeviç Tolstoy’un (1828-1910) çok büyük etkisi görülüyor. Bu anlamda Tolstoy’un Diriliş’i romanın omurgasını oluşturuyor diyebiliriz.
Roman üç kişilik bir ailenin yaşadığı sıkıntılı bir dönemi/durumu psikolojik/psikanalitik yönleriyle ele alıyor. Jose, çalıştığı havai fişek fabrikasında yangın çıkması sonucu işini kaybeder. Bunun üzerine bir yaşındaki kızları Antonia’ya bakmakta olan Laura eski işyerinde çalışmaya başlar. Yeniden çalışma hayatına dönmek Laura için zor olmuştur fakat onun asıl katlanamadığı önceki statüsünden daha düşük bir pozisyonla işe alınmasıdır. İşsiz olması sebebiyle bunalıma giren Jose ev işleri ve küçük kızlarının bakımına yoğunlaşarak zor günleri atlatmaya çalışır. Bu süreçte müziğin Jose üzerinde rehabilite edici bir işlevi olur. Bahçe işleri için komşusundan kürek almaya gider ve sıradışı bir yeteneği olduğunu keşfeder. Hayal ele gerçek arasında öldürdüğü komşusu birkaç gün sonra canlı olarak karşısına çıkar. Cinayeti haftalık ritüele bağlayan Jose’nin hayatı algılaması değişmeye başlar. Jose her perşembe gecesi uğradığı komşusunu farklı biçimde öldürmeye devam eder. Her seferinde cinayet anında kitaba da ismini veren Küçük Çiçek (Petite Fleur) parçası çalmaktadır. Bütün bunlar olurken Jose ve Laura ailelerinin dağılmasına yol açacak sorunlar yaşamaktadırlar. Durumu bir türlü kabullenemeyen Laura adeta evi terketmiş gibidir ve ruhsal sorunları nedeniyle psiko-büyü seansları düzenleyen bir terapi grubuna katılır.
Romandaki aşırı oranda kullanılan şiddet ve cinayet söylemine rağmen aile kurumunun ön plana çıkarılmaya çalışıldığı görülüyor. Rahatsız edici dil sadece şiddet ve cinayet içerikli söylemle sınırlı değil. Heteroseksüel cinselliğe ve Freudyen bakışın da dâhil edildiği farklı cinsel yönelimlere yer veriliyor. Bu çözümleme yöntemi özgürlük başta olmak üzere modern insanın tercihleri ya da eylemlerinin bir izdüşümü olarak değerlendirilebilir fakat herhangi bir gerekçe anlatının verdiği rahatsızlığı ortadan kaldırmıyor.
Romanın sonunda yazar ile yapılan bir söyleşiye yer verilmesi okur açısından önemli bir katkı sunmuş. Bu bölümde, romanı okurken akılda kalan bazı sorular cevabını buluyor. Küçük Çiçek tüm Latin Amerika edebiyatı örneklerinde olduğu gibi sürprizlerle okuru ters köşe yapan bir eser. Romanda şiddet ve cinsellik konularına hassasiyeti olan okur rahatsızlık duyabilir lakin çok yoğun, çok katmanlı, çok saçaklı bu metni -başta da dediğim gibi- meraklısı kaçırmamalı.
- Küçük Çiçek – Iosi Havilio
- Africano Kitap – Roman
- 96 sayfa
- Çeviri: İrem Güngör