Jane Austen, yazmayı bıraktığı 1817 yılının bahar aylarında, dilimize aşağıdaki gibi çevrilen cümleleri kuruyordu:
“…Zavallı Bay Hollis! Kendi evinde nariden kullanılan bir köşede, gerilerde durup en iyi yerin sürekli Sör Harry Denham’a ayrılmış olmasını görünce üzülmemek elde değildi.”
Ünlü bir yazarın en son cümlesinin hangisi olduğunu çoğunlukla bilmek pek zordur. Fakat konu Austen olunca, bunu bilebiliyoruz; çünkü kendisi el yazısıyla tarih attığı ve tamamlamadan hayata veda ettiği Sanditon’ı bu cümlelerle bitirir. 27 Ocak 1817’de başladığı 18 Mart’ta on bir bölüm ve on ikinci bölümünden ufak bir parça yazıp tamamlayamadığı bu roman girişi, metinsel olarak değerlendirilmesinin dışında, okurla buluşması yoluculuğuyla da farklı bir hikâyeye sahip. Austen, öldüğünde 41 yaşındaydı. Tamamladığı altı romanının dördü yayınlanmıştı ama hiçbirinde kendi adı yer almamıştı.
Sanditon ise yayınlanan diğer romanları haricinde başka bir yere ve hikâyeye sahip. Kız kardeşi Cassandra, tamamlanmamış bu metni temize çekmemişti. Yeğeni James Edward Austen-Leigh, 1871’de yayınlanması için yazdığı özette Sanditon’dan “Son Eser” olarak bahsediyor. Austen’ın hastalığından izlerini taşıdığını, yakınmalarla, söylenmelerle dolu bir metin olduğunu dile getiriyor. Gelgelelim ki, yüzyıl sonrasında yapılacak baskısında, çoğu Austen hayranını etkisi altına alacak bir dil, içerik ve öngörüye sahip olduğu gerçeği gün yüzüne çıkıyor. 1925 yılında basıldığında, Austen’ın dil, anlatım, diyalog ve kendine has karakter yaratımında çağının çok çok ilerisinde olduğunu görmek pek zor değil.
Kitap şu cümleyle açılıyor:
“Bir beyefendi ve hanımefendi Tonbridge’den Sussex kıyılarının Hastings ve Eastbourne arasında kalan kısmında seyahate ederlerken ana yoldan çıkıp girdikleri çok bozuk, yarı kumlu yarı taşlı yoldan çıkmaya çalışırken arabaları devrildi.”
Devrilen arabadaki çift Bay ve Bayan Parker’dır. Bay Parker’ın ayak bileği burkulmuş belki de kırılmıştır. Austen’ın tarifledi bu alanda, pek yerleşim yoktur ve Parker çiftinin ilerlemesi pek mümkün değildir. Kendilerini evlerine konuk eden Heywoods ailesi, ellerinden geleni yaparlar fakat, kendine has bir kişiliği ile tam bir Austen roman karakteri olan Bay Parker, Sanditon’u överek, orasının tam da kendisi gibi sağlık sıkıntısı çekenler için birebir olduğunu anlatmaya başlar. Sanditon’un zaman içerisinde büyüyeceği, gelişeceği, bir sağlık merkezi haline geleceği, deniz banyosunun çokça sağlık sıkıntısına iyi geldiğini anlatır, anlatır, anlatır. Öyle ki, ayrılmaya karar verdiklerinde Heywoods ailesinin en büyük kızı olan Charlotte de onlarla Sanditon’a gelmeye karar verir.
Charlotte’un bakış açısıyla anlatılan bölümlerde ise Austen, bir toplum eleştirisi kaleme almaya başlar. Misafirperverlikle, yardımseverlikle gösteriş yapmanlar, mirasa konmak için sevmediği insanlarla iyi geçinenler… Hatta Bay ve Bayan Parker, Charlotte’un gözünde bambaşka bir kişiliğe bürünürler. Çokça farklı karakterle tanışırız: Birbirinden komik, irrite edici, hastalık hastası, ufak hesaplar peşinde koşan insanlarla tanışırız. Bu karakterler üzerinde romanın kurgusunun ilerleyeceğini sezeriz, heyecanlanır, sonrasında nelerle karşılaşacağımızı merak ederiz fakat tamamlanamamış olmasının üzüntüsüyle baş başa kalırız.
Jane Austen, kendi kişiliği, yazma eylemine düşkünlüğü, yarattığı büyük karakterler, büyük eserlerle çağının ilerisinde ancak tam da ortasında bir yazar. Altı romanı haricinde bu heyecan verici roman başlangıcını geride bırakmış olması, neresinden bakarsanız bakın üzücü. 41 yaşında ölmüş olması, dünya edebiyatı için büyük bir kayıp. Bu kaybın ne denli büyük ve hüzün verici olduğunu görmek için, herhangi bir kitabını elinize alıp okumaya başlamanız yeterli.
Sanditon da kesinlikle kaçırılmaması gereken heyecan verici bir metin. Başlayacaklara şunu da söylemek isterim: Her ne kadar tamamlanmamış olsa da Sanditon diziye uyarlanıd; bir sezonu çekilmiş, sonraki iki sezonu için de yayın onayı aldı.
Şimdiden keyifli okumalar dileklerimle.

- Sanditon – Jane Austen
- Ketebe Yayınları – Roman
- 88 sayfa
- Çeviri: Burak Irmak