Hikâyelerin en sevimlilerinin kahramanı olan Cin Ali’nin yaratıcısı rahmetli öğretmen Rasim Kaygusuz’un geçen gün gördüğüm bir fotoğrafıyla unutmamak için aklımın en güzel köşesinde sakladığım yıllara dair hatıralarım canlanıverdi. Tevafuk aynı gün ilkokul karnem çıktı bir köşeden. Okumayı ‘‘söktüğüm’’ o kutlu günde fotoğraf makinesine -ön dişlerimden biri olmadığı halde- neşeyle gülümsediğimi, önlüğüme bir armağan olarak iliştirilen kurdelenin göz kamaştıran kırmızılığını, güneşli gökyüzünü, bitmek bilmeyen tören konuşmasında mikrofonun kulaklarımızı ezip geçen gürültüsünü ve daha pek çok şeyi anımsadım ve bu vesile ile yazmaya başlayıp Rasim öğretmeni benden başkaları da hatırlasın istedim.
Rasim Kaygusuz
1926 Ankara doğumlu olan Rasim öğretmen, 1944’te Hasanoğlan Köy Enstitüsü’nü bitirdikten sonra Gazi Üniversitesi’nde Pedagoji eğitimini tamamlayıp Ayaş’a bağlı Yenikayı köyünde öğretmenlik yapmaya başladı. Bilindiği üzere köy enstitülerinin kurulma amacı köylerin hem kültürel hem de ekonomik anlamda kalkınmasını sağlamaktı. Bu enstitülerden mezun olan öğretmenler hem teoride hem de uygulamalı olarak eğitim veriyorlardı. Üretici insan yetiştirme gayesiyle öğrenciler bazı zanâat kollarında yetiştiriliyordu: Tarım yapmak, duvar örmek, dülgerlik, dikiş, marangozluk… Rasim öğretmen de diğer emsalleri öğretmenler gibi köyünde uzun yıllar öğretmenlik yapmaya devam etti. Tam 17 sene 1. sınıf öğretmenliği yapmış ve yüzlerce insana okumayı öğretmişti Rasim Kaygusuz. Okuma ve yazma süreçlerini daha sistemli hale getirmek için Oyunla Okuma Öğretimi, Resimli ve Hareketli Fişler, Çarpma ve Sayma Öğretimi gibi bazı araçlar da geliştirmişti.
- Çözümlü Alfabe
10 kitaptan oluşan Cin Ali kitapları ise ortak hafızamıza kazınan bir okuma serisi. Cin Ali, birkaç çizgiden ibaret gibi dursa da binlerce insanın hafızasında çocukluğun sonsuzluğuna kıvrılan bir çizginin adı aynı zamanda. Kırmızı şapkası ve olanca neşesiyle ömrümüzün en keyifli demine ortak olmuş arkadaşımız. Ona çizgileriyle var eden isim ise Selçuk Seğmen.
Ortaokul yıllarında bir defterim vardı -ki hâlâ durur- çizgikız ve çizgioğlanların olduğu. Kendimce onları konuşturup gevezelik ettiğim akşam vakitleri, ağırmış gün kokusunun silgi ve kalem kokusuna karıştığı biricik vakitler. Aslında çok zor değil, şimdi bile bir çizgi çekip Cin Ali’yi hatırlatacak arkadaşlar edinmek. Hepimiz bir çizgiden ibaretmiş gibi hissetmek. Kırıldığımız yerden dolmak bir kurşun kalemle, mümkün olsaydı eğer. Güzel olmaz mıydı hem?
Rasim öğretmene, bana okumayı ‘‘söktüren’’ Müjgan öğretmene ve Cin Ali’ye -şimdi her neredeyse- selam ile.
Bu yazının kaynağı da olan Cin Ali Yayınları’nın resmi sitesi için tıklayınız.
*Bu yazı 10 Mayıs 2017’de mahzeniesrar.com‘da yayınlanmıştır.