Reşat Nuri Güntekin’in Çalıkuşu romanını bilmeyenimiz yoktur diye tahmin ediyorum. Sayfa olarak epeyce kalın olan bu romanı duymayan az insan olmasıyla beraber okuyanı da pek azdır. Atatürk’ün Çalıkuşu romanını okuyup çok beğendiğini, romanın ağrılarını dindirdiğini söylemesini ve tüm arkadaşlarına okumalarını tavsiye ettiğini duymuşsunuzdur. Hiç duymadıysanız birkaç yıl önce uyarlanan televizyon dizisi uyarlamasını mutlaka izlemişsinizdir.
Ben ise size bu yazımda bildiğimiz Çalıkuşu’nun gölgede kalan bilmediğimiz taraflarını anlatacağım.
Çalıkuşu, Reşat Nuri Güntekin tarafından 1922 yılında tefrika edilmeye başlanmış ve aynı yıl kitap halinde yayımlanmıştır. Beşinci baskısından sonra 1939 yılında Reşat Nuri Güntekin tarafından değişiklikler yapılarak tekrar yayımlanmıştır. Günümüzde var olan basımı da bu son halidir. Romanda mekan oldukça geniştir. Çalıkuşu Feride’nin Musul’da başlayan yolculuğu önce İstanbul’a, ardından Anadolu’nun en ücra köşelerine kadar uzanır. Feride’nin kandırılıp tayininin çok uzak ve kötü bir köye verildiği; orada ona yoldaşlık edecek manevi kızı Munise ile tanışmasına vesile olan meşhur Zeyniler Köyü aslında gerçek bir mekandır.
O dönemlerde Bursa Erkek Lisesi’nde edebiyat öğretmeni olarak görev yapan Reşat Nuri Güntekin, gezmeye gittiği köyün girişindeki Seyirtepe’den çok etkilenir ve Çalıkuşu romanını bu köyde yazar. Seyirtepe bir tarafı dağlık, bir tarafı ise tamamen Bursa manzaralı eşsiz bir yerdir. Seyirtepe’de kitabı yazarken çalılıkların arasında küçük bir kız çocuğu kendisini gözetler. Sonrasında Reşat Nuri romanını tamamlayana kadar bu küçük kız çocuğu kendisine eşlik eder ve her gittiğinde ona ayran ikram etmeye başlar. Romandaki Çalıkuşu Feride, işte bu küçük kız olan Feride’dir. Feride fiziksel özellikler ve yaş itibariyle romandaki Munise ile eş değer olmasına rağmen, Reşat Nuri romanın başkahramanı olan Çalıkuşu Feride’ye çalılıklarda dolaşan bu kızdan esinlenerek adını verir. Romandaki ufak tefek pembe yanaklı Munise’nin bu dış görünüş tasviri yine küçük Feride’nin tasviridir. Reşat Nuri’nin bu tatlı ilham kaynağının adını romanda ona benzer bir çocuğa vermeyip idealist bir öğretmen olan başkahramana vermesi ise Feride isminin anlamında gizlidir. Feride, eşsiz nadir bulunan tek inci anlamına gelir. Romanın başkahramanı Feride de çok güzel; zorluklarla mücadele eden, kendi ayakları üzerinde duran idealist bir öğretmendir, yani adı gibi bulunduğu her konumda gösterdiği zarafeti, bilgisi ile adeta eşsiz bir incidir.
Roman, dizide işlenenin aksine bir aşk hikayesinden ziyade Feride’nin ideolojik karakterini, Anadolu’nun durumunu ve aydın kesimin o dönemlerde cehalet ile yaşadığı mücadeleyi anlatır. Küçük yaşlarda annesini kaybeden Feride, babası tarafından İstanbul’a teyzesinin yanına getirilir. Fransız okulunda yatılı olarak eğitimine başlar. Çocukluk yıllarında içine kapanık ve etrafına karşı asi bir kız çocuğu olan Feride, yalnız kalmak için ağaçlara tırmandığından küçük yaştan beri kendisine Çalıkuşu denir. Fransız Okulundan öğretmen olarak mezun olan Feride, teyzesinin oğlu Kamran’a da âşıktır. Evlenmelerine az bir süre kala Kamran’ın ihanetini öğrenen Feride, tası tarağı toplar ve Kamran’ı terk eder. Romanın büyük bir kısmı da buraya aittir. Feride öğretmen olarak bir yere atanabilmek için çeşit çeşit insana denk gelir, kandırılıp çok kötü bir yere sonunda tayin edilir. Fakirlikle ve cehaletle mücadelesine bir de Feride’nin çok güzel oluşu eklenir. Kuş uçmaz kervan geçmez bir yer olarak nitelendirilen Zeyniler Köyü’nde, kendisi gibi annesini kaybetmiş, üvey annesi tarafından dışlanan öğrencisi Munise’yi de yanına alır ve Anadolu’yu karış karış gezer. Yeri gelir zengin aile çocuklarına Fransızca dersi verir; yeri gelir ücra bir köyde çocuklara ders verir, kıyafetler diker; savaş zamanı cephanede hemşirelik yapar, yaralı askerlere şifa olur. Tüm bu olayları romanda Feride’nin ağzından, yazdığı günlükten okuyoruz.
Başına gelen bu acı olaylara rağmen Feride, aydın kişiliğini koruyarak yoluna devam eder; bize kararlı ve başarılı güçlü Türk kadınını gösterir. “Bana hak etmediğim şekilde davranan herkesle kafamda vedalaşıp bir daha bana ulaşamayacakları yerlerde bıraktım,” diyerek kendi değerine sahip çıkan, potansiyelini kıymet bilmeyenlere hiç ettirmeyen biridir. Ama romanın sonunda kendi isteğiyle geri dönüp Kamran’la barışır. Bir bakıma her şeyin üstesinden tek başına gelebilen kadınların, yüce gönüllülüğü ve merhametiyle ve yine kendi istekleriyle hayatta sadece aşka yenilen o azimli kadınların bir portresidir Feride.
Akıcı anlatımı ve sürükleyici olaylarıyla Reşat Nuri Güntekin’in ölümsüz eseri Çalıkuşu, edebiyatımızdaki önemli eserlerden biridir. Vatanına hizmet eden idealist öğretmen, mücadeleci kadın portresi çizen eserin bu bilinç ile okunmasını tavsiye ediyorum.
- Çalıkuşu – Reşat Nuri Güntekin
- İnkılap Yayınları – Roman
- 541 sayfa