‘’Biz yıldızların yapıldığı maddeden yapıldık. Siz, ben, herkes. Hayal kırıklığına uğramış bir Yaratıcı’nın kıvamı iyi tutmamış kili değil de, kelimenin gerçek anlamıyla, kemiklerimizdeki her atoma dek yıldızların külüyüz.’’ Ann Druyan
Bilimin bir disiplin alanı olarak kabul edildiği yıllardan itibaren bilim insanları, bilimi sıklıkla ‘’sıradan’’ insanlardan ya uzak tuttu ya da bilim ile diğer insanların kaynaşması için gözlenebilir bir çaba içine girmedi. Bilim insanlarının büründükleri bu ketum ve bencilce içe kapanışı Carl Sagan her zaman eleştirdi. Eleştirileri elbette kendisinin de dâhil olduğu camiadan dışlanmasına ve kimi zamanda yersiz taşlamaların hedefi haline gelmesine neden oldu. Karşılaştığı pürüzler Sagan’ı durdurmadı. Bilimi, uzayı, evreni, yıldızları halkın gözleri önüne sererek dikkatlerini çekmeye çalıştı. Yaptığı belgesellerle, yazdığı çeşitli kitaplarla ve kurduğu derneklerle kozmosun bir parçası olduğumuzu anlamamızı ve bunu hissetmemizi istedi.
‘’Başka bir alanda, bu kadar çok yönlü bir kişinin meslektaşları tarafından kötülenmesi ve hatta bazen dışlanması çok düşük bir ihtimaldir. Peki, neden böyleydi? Düşmanlığın bir kısmı, onun nükleer silahlanma yarışı, balistik füze savunma sahtekarlığı ve küresel ısınma ve nükleer kış dahil, iklim değişikliği konularındaki aleni duruşlarından kaynaklanıyordu. Diğerleri, dünya dışı yaşamın ve zekanın araştırılması gibi, bir zamanlar skandal yaratacak denli garip olduğu düşünülen konuların, bilimsel olarak araştırılmasına yönelik çabalarından rahatsızlık duymuşlardır.’’ Ann Druyan
Kozmik Bağlantı üç kısımdan oluşuyor. Birinci kısımda ‘Evrenin Görünümü’ başlığı evrene ve Dünya’ya dair genel bilgilerin yanı sıra geçmişten günümüze uzay üzerine kabul edilen görüşleri ele alıyor. 1972 yılında Jüpiter hakkında ayrıntılı bilgi edinmek amacıyla gönderilen ve Güneş sistemini terk eden ilk insan yapımı uzay sondası olan Pioneer 10’un öyküsüne de yer vermiş Sagan. Sondaya yerleştirilen kadın, erkek ve Dünya’nın konumu hakkında çizimler içeren levhanın ’Dünyalılar’ tarafından nasıl yoğun bir ilgiyle karşılandığını anlatmış.
‘’Pioneer 10’a altın bir kartpostal yerleştirmekteki amacımız, günün birinde dünya dışı gelişmiş bir uygarlığın temsilcileri, Güneş sistemi dışına gönderilen bu araçla karşılaşırsa, onlara bir mesaj verebilmekti. Ancak mesaja gelen yanıtlar çok kısa bir zaman sonra bize ulaştı. Yalnız mesajımızı bu kadar kısa süre içerisinde inceleyenler dünya dışı canlılar değil ‘dünyalılar’ idi.’’
Sagan insanların kurguladığı diğer gezegenlerde olası yaşam senaryolarını istatistiksel tahminler kapsamında eleştiriyor ve mümkün olabilecek yaşam formları hakkında fikir yürütüyor.
İkinci kısım olan Güneş Sistemi’nde edinilen veriler ışığında Dünya ile koşullarını kıyaslayarak Venüs ve Mars hakkında ayrıntılı bilgiler veriyor.
‘’Günümüzden 4 milyar yıl sonra Güneş o kadar parlak olacaktır ki Dünya, Venüs’ün bugünkü sıcaklığında olacaktır. Okyanuslar kaynayacak ve organik maddeler çökeltisi karbondioksit olarak atmosfere karışacaktır. Böylece sera etkisiyle aşırı ısınan Dünya, yaşama izin vermeyen bir kaynar kazan olacaktır (…) Ayrıca birkaç milyar yıl sonra Güneş’in erişeceği parlaklık, Mars’ın bugün sıfırın altında 50 derece olan ısısını, Dünya’daki yaşam biçimlerine uygun sıcaklıklara yükseltecektir. Dünya yaşanmaz bir durum alırken Mars’ta ılıman bir iklim başlayacaktır. Gelecekteki torunlarımız bu fırsattan yararlanabilir.’’
‘Güneş Sistemi’nin Ötesi’ kısmında ise dünya dışı yaşam koşulları ve zeki canlılar üzerine açıklamalarda bulunuyor. Dünya’da birçok uygarlıktan kalma ve üzerinde çeşitli spekülasyonlar bulunan uzaylı motiflerini inandırıcı bulmuyor Sagan. Gözlemlere ve sözel ifadelere dayanan UFO’lara dair yaptığı olasılık hesaplarıyla bilimsel olarak bu ziyaretlerin imkânsız olduğunu kanıtlıyor.
‘’İnsanlar burada arzuladıkları şeyleri görüyor. Geçmişte uzaylıların gezegenimizi ziyaret ettiğini düşünmekten hiç kimseyi alıkoyacak bir şey yoktur. Ancak kanıtların inandırıcı olmadığını sıradan bir insan bile anlayabilir. Böyle bir bulgunun çok önemli sonuçlar doğuracağını bildiğimizden bu yöndeki her veriyi son derece titizlikle incelemeliyiz. Eleştirici bir uslamlama ve kuşkucu bir tutum içinde olmalıyız. Duvar süsleri arasında UFO aramak, eğer gerçekten dünya dışı zeki canlıları arıyorsak, pek zekice bir yaklaşım değildir.’’
Kozmik Bağlantı’nın yazıldığı ilk tarihten itibaren uzun süre geçtiği için kitabın son kısmında bahsedilen konuların güncellenmiş haline yer verilmiş. Bu bölümle birlikte Carl Sagan’ın gelecekten neler beklediğini, öngörülerinin ne kadar gerçekleştiğini ve bilimin ne kadar ilerlediğini görebiliriz.
- Kozmik Bağlantı – Dünyamız Ötesine Heyecan Verici Bir Bakış
- Yazar: Carl Sagan
- Çeviri: Maktav Dinçer, Mihriban Doğan
- Say Yayınları
- 332 sayfa