Avustralya Ulusal Üniversitesi onursal arkeoloji profesörü Peter Bellwood’un yazdığı “Beş Milyon Yıl” adlı kitap, “Nereden geliyoruz?” sorusuna, türdeşlerinden bazı farklılıklarla ayrılarak arkeolojik, biyolojik, antropolojik ve linguistik bilimlerinin ışığı altında cevap arıyor.
“Yazılı tarih ortaya çıkmadan önceki geçmiş, özellikle de onun daha derin katmanları hakkında gerçekten ne bilebiliriz?”
İddialı, kazık ve muhatabını hayli zor durumda bırakabilecek bir soru. Olası cevaplar arada bir internet haber sitelerinin “çerezlik” olarak araya serpiştirdiği, 20.000 yıl önce bulunan bıçak niyetine kullanılan aletin bir “ilk” olarak önümüze servis edilen ajans haberleri, birbirinin tekrarı olan belgeseller ve yine aşağı yukarı bunların biraz daha derli toplu hâliyle yayımlanmış antropoloji kitaplarıyla sınırlı kalacaktır. Bu yüzden yukarıdaki soruyu ortaya atan Avustralya Ulusal Üniversitesi onursal arkeoloji profesörü Peter Bellwood’un, Say Yayınları’ndan Pelin Su Ünal çevirisiyle yayımlanan “Beş Milyon Yıl” adlı kitabı türdeşlerinden bazı farklılıklarla ayrılarak konuya arkeolojik, biyolojik, antropolojik ve linguistik bilimlerinin ışığı altına ele alıyor.
Günümüzden 5 milyon yıl önce primatlar arasında ilk kez ortaya çıkmaya başlayan insan soyunun iki buçuk milyon yıl sonra, önce Homo’ya, ardından Homo Sapiens’e evrildi ve tüm dünyaya yayılarak bugünlere kadar geldi. Peter Bellywood’un öncelikli olarak bu yolculuğun “ortaya çıkışıyla” daha sonra da “yolculuğun kendisiyle” kitabına başlıyor. Pergelin bir ayağını Afrika’ya sabitleyen yazar, buradan hareketle yeni türleri, devamında yeni türlerin “gizemli” olanlarını incelemeye alıyor. Onların sınırlarıyla birlikte gelişen ve değişen yeme içme alışkanlıklarını, hayvanları ve bitkileri kendi yaşamlarını kolaylaştıracak şekilde kullanmaya başlamalarından sonra pergelin diğer ayağını Amerika’ya kadar uzatan yazar maymundan tarıma uzanan bu yolculuğu noktalıyor. Bu yazdıklarım elbette özetin de özeti. Bellywood’un kitabını önemli kılan, yazarken yararlandığı alanlar ve kullandığı, özenle sadeleştirdiği dili.
Peter Bellywood, emekli bir arkeoloji profesörü olarak bu yıllarını, Güneydoğu Asya’dan Pasifik Adaları’na kadar ayak basmadığı yer bırakmadan geçirmiş. Yazının girişindeki, “insanlık yolculuğuna” ilişkin söylenmeyen bir şey kalmadığıyla ilgili duruma Bellywood da katılıyor ve kitaba başlamadan önce kendine şu soruyu sorduğunu belirtiyor: “Tüm bu araştırma ve seyahatlerin sonunda, hem okuyucunun ilgisini çekecek hem de diğer yazarlar tarafından zaten yazılıp çizilmemiş ne söyleyebilirim?” Kuyruksuz maymunlar döneminden başlayıp Kolomb’un Amerika’yı keşfine kadar olan zamana kadar insanlığın dönüşümünü inceleyen Bellywood, “Beş Milyon Yılı” öznel bir yaklaşımla ele alıp yazdığı için bunu kendi hikâyesi gibi içselleştirmesi, bahsettiğim dili böylesi teferruat isteyen bir konuyu anlaşılabilir kılıyor. Ve yine yazar bunun herkesin hikâyesi olduğunu aklından çıkarmaması gerektiğinin altını çizerek şunları söylüyor:
“Arkeolojinin yanı sıra, kemiklere, genlere ve daha yakın geçmişte izlerine rastladığımız atalarımızın lisanının yeniden yapılandırılmış hâline ihtiyacımız var. Ele aldığım araştırma alanlarından her birinde uzman olduğumu iddia etmiyorum; ama insanlığın bilgi birikimi içerisinde hâlâ bir yazarın şu evladiyelik “Nereden geliyoruz?” sorusunun nasıl yanıtlanabileceğine dair düşüncelerini alacak kadar yer olduğuna kesinlikle inanıyorum.”
- Beş Milyon Yıl – Peter Bellwood
- Say Yayınları
- 448 sayfa
- Çeviri: Pelin Su Ünal