Hüseyin Keleş, Eğlenceli Bilgi yayınevinin en çalışkan yazarlarından. Kapımızı şimdi de Yedek Kaleci kitabıyla çaldı. Kahramanımız Tahsin Kerem (aynı zamanda yazarın kitabını ithaf ettiği oğlu) takımın en kritik mevkisinde oynuyordur, yani kalecidir. Hemen herkes orta sahada top cambazlığına, forvette gol makinesi olmaya özenirken o, kaleye gelen topların ağlara gitmesine engel olmak istiyordur. Hayali de dünyanın en büyük takımı olarak gördüğü ve kendi ifadesiyle Mençıstır Yunaytıt’ta kalecilik yapmaktır. Düşlerini süsleyen ve “Onun gibi bir kaleci olmalıyım.” dediğim idolü de Pitır Şımaykıl’dan başkası değildir hâliyle.
Hayat Bazen Beklenmedik Bir Anda Golünü Atar
Tahsin Eren’in de içinde bulunduğu Kasımpaşalı çocuklar, kendilerinden yaşça büyük Fatih abilerinin ‘teknik direktör’lüklerinde, takımlarını kurarlar. Tahsin Eren, mevki dağılımında pek tabi kaleyi seçer; ancak karşılıklı maç için bir kaleciye daha ihtiyaç vardır. Fatih abi, ortamın en ilgisiz ismi Umut’u tayin eder. Sonra olanlar olur: “Antrenman maçı başlar başlamaz şoke oldum. Fatih abinin ikazlarına rağmen Bedri ve Ali, karşı kaleyi bombardımana tuttu. Ben, atacağımız golleri keyifli keyifli izlemek için kale direği olarak kullandığımız taşlardan birine oturdum. O da ne, isteksizce ve Fatih abi zoruyla kaleye geçen Umut bir anda kalede panter kesildi. İlk olarak, Bedri’nin çaprazdan gelen harika şutunu sağa uzanarak kurtardı. Ardından Ali’nin kaleye birkaç metre mesafeden attığı plaseyi ve Sait’in pis burunla gönderdiği füzeyi aynı güzellikle kurtardı. Neredeyse havadaki beyaz bulutları top sanıp uçacak sandım. Fatih abi dahil herkesin ağzı, şaşkınlıktan açık kaldı. Ama hiçbiri benim kadar şaşkın olamazdı. Fatih abi ilk şoku atlattıktan sonra moralimi altüst edecek o sözleri haykırdı: İşte takımımızın yeni kalecisi!” Evet, ‘hayat bazen beklenmedik bir anda golünü atar’ ve Tahsin Eren takımın ‘yedek kaleci’si olur.
“Hayatta Ne Öğrendiysem Futboldan Öğrendim”
Kitap, kendisi de bir goalkeeper olan Albert Camus’nün vizöründen bir farkındalık hâli de sunuyor. Nasıl diyordu ünlü yazar, “Hayatta ne öğrendiysem futboldan öğrendim; çünkü top hiçbir zaman beklediğim köşeden gelmedi.” Fakat hayatın yine bazen beklenmedik şans kapıları açtığına şahit oluruz değil mi? Yazar da burada olay örgüsünü, kale ağları gibi görüyor. Metin Özdamarlar’ın arka kapak yazısında da belirttiği gibi hayatta her zaman yedeklerin olduğunu, hepimizin zaman zaman yedek olduğunu söylüyor: “Bu kitabı okuduktan sonra yedekliğin bir başarısızlık değil hedefe giden bir yol olduğunu mutlulukla fark edeceksiniz. İnanmak, hayallerimizin peşinden gitmek ve başarmak için asla vazgeçmemek üzerine ilham verici harika bir hikâye… Hepimizin hikâyesi…”
Gözü Pek Biz İzci Gibi…
Toparlarsak Yedek Kaleci; Hüseyin Keleş’in arı anlatımıyla Selin Öztürk’ün çizgileriyle şekillenen nostaljik zamanları da kapsayan bir günümüz öyküsü. Bu arada kitabın son sayfası, hayallerini anlatması adına ‘sıra sende’ başlığıyla okura ayrılmış. Şüphesiz herkesin bir kaydı olacaktır ama ben kendim için şu sözü raptediyorum müsaadenizle “gözü pek bir izci gibi sür hayallerinin izini…”
- Yedek Kaleci – Hüseyin Keleş
- Timaş Çocuk Yayınları
- 64 sayfa
- Çizer: Selin Öztürk