Dilek Karen, “Tao’nun Gözyaşları”nda, çivisi çıkmış bir dünyada ona buna kulp takarak hayatını başkalarına göre yaşayan fare Tao’nun, en yakın arkadaşlarından biri olan Eli’nin ölümüyle yıkılmasının ardından çıktığı kendini keşfetme yolculuğunu, iğnesi “bizim taraf”a batan satırları ve “ruh”la “öz”e dair görüşleriyle sıradan bir kişisel gelişim kitabı olarak nitelenemeyecek bir hikâye eşliğinde anlatıyor.
2009 yılında Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi heykel bölümünden mezun olan Dilek Karen, Nâzım Hikmet Akademisi’nden temel müzik ve şan eğitimi almış. 2014 yılına kadar birçok kadar birçok karma sergide eserleri sergilenmiş. Aynı yıl içerisinde de ilk kişisel sergisi açmış. Fransa ve İspanya’da farklı sanat projelerinde eserler üretip sergilemiş. Alev Ünal’dan aldığı sanat terapisi eğitimi dışında Yaşam Okulu’nda da bir yıl boyunca meditasyonu ve sanatı birleştirdiği çamur atölyelerini hayata geçirmiş. 2018 yılında Nuve Yoga’yı açmış ve Çağ Rical Gürle ile 200 Saat Temel Yoga Uzmanlaşma programını tamamlayan Dilek Karen’in bunlara ek olarak da Karakarga Yayınları etiketiyle yayınlanan “Tao’nun Gözyaşları” adlı bir kitabı mevcut. Ki girizgâhı bu şekilde yapmam sebep olan da bahsi geçen kitap. Dilek Karen, “Tao’nun Gözyaşları”nda, çivisi çıkmış bir dünyada ona buna kulp takarak hayatını başkalarına göre yaşayan fare Tao’nun, en yakın arkadaşlarından biri olan Eli’nin ölümüyle yıkılmasının ardından çıktığı kendini keşfetme yolculuğunu, iğnesi “bizim taraf”a batan satırları ve “ruh”la “öz”e dair görüşleriyle sıradan bir kişisel gelişim kitabı olarak nitelenemeyecek bir hikâye eşliğinde anlatıyor.
Faremiz Tao, hesapta, bir parkta gördüğü tavus kuşunun, onun adını sayıkladığını duyuyor eşten dosttan. Sevgi garibanı Tao muhtaç olduğu kuvveti Tavus kuşunun asil tüylerinde aramak için onu takibe alıyor. Ancak gel gör ki; tavus kuşunun Tao’yu salladığı yok. Fena çuvallayan Tao, bu kez de ona adını kimin söylediğine kafayı takıyor ve neredeyse hayatını bu sırrı çözmeye adayarak yaşıyor. Tayfası Simon, Saymın, Dafne ve Eli’yle birlikte karın doyurmak, izmarit ziftlenmek, arada sırada alerjisi olmasına rağmen attığı iki tek yüzünden darmadağın olarak, milleti dikizleyip “dedikodu candır”ı şiar edinen ve “cangıl”daki kanunlara aşağı yukarı harfiyen uyan bir şekilde yaşayan Tao, tavus kuşu meselesi ortaya çıkınca allak bullak oluyor. Sonrasında kendini kimin ispiyonladığına dair bir soruşturmaya girişiyor. Buna da en yakınındaki kişilerden başlıyor. İhtimalleri ortaya döküp eliminasyon yöntemiyle aradığı kişi bulmaya çalışırken sıra Saymın sayesinde aralarında olan Eli’ye geldiğinde iki durup düşünüyor. Zira Eli, Tao’ya göre yapmacık, “entel”, uyuz bir tip. Tao, durumdan emin olunca bunu neden yaptığını öğrenmek için Eli’nin evine gidiyor. Ve Tao için her şeyin başlangıcı olacak olaylar silsilesinin kilidi de Eli’nin evinde yaşananlarla birlikte açılıyor. Mevzuya okuru çok fazla müdahil etmek istemediğim için bu yaşananları okurun merakına bırakıp kitabı toparlamaya geçiyorum.
Dilek Karen’in, “Tao’nun Gözyaşları”nı, hayatında epey bir mesai harcadığı alanlardan faydalanarak çıkardığını kitabın neredeyse bütününe yayılan hâlinden anlayabiliyoruz. Ancak girişin son cümlesinde değindiğim üzere, kitap sadece bu alanları kapsayan “ruha”, “öze yönelme” gibi konular üzerinden ilerlemiyor. Hayvanlar âleminden, insanlar âlemine yaptığı dokundurmalarla biricik insanın zavallılığını ifşa eden Karen, romanının asıl derdini de kolayca okuyup geçiştirilecek bir anlatım biçiminin dışına çıkarak, okura bolca soru sordurarak anlatıyor. “Tao’nun Gözyaşları”, kişinin kendisiyle yüzleşmesini ve dürüstçe hesaplaşmasını, önemli olanın yola çıkmak ve “her şeyin, şimdi, şu anda” olduğunu şiar edinip hedefine buradan ulaşan bir kitap.
- Tao’nun Gözyaşları – Dilek Karen
- Karakarga Yayınları – Roman
- 160 sayfa