Baldomero Lillo’nun dilimizde yayımlanan ilk eseri Toprağın Altında, Opera Kitap etiketiyle okuruyla buluştu. Yazarın ana dilinde Sub Sole ve Sub Terra olarak yayımlanan iki eserinin bir araya getirilmesiyle ortaya çıkan Toprağın Altında, on altı öyküden oluşuyor. Bu iki kitabın toplanıp bir kitap hâline getirilmesinin temel sebebi, konu ve tema bütünlüğünün sağlanmak istenmesi. Böylelikle Lillo’nun edebiyatının, üzerinde durduğu, anlatmak istediği mücadelenin okura daha hızlı ulaşması amaçlanmış. Banu Karakaş’ın çevirdiği Toprağın Altında 224 sayfalık hacimli bir öykü kitabı.
Şili edebiyatının önemli yazarlarından birisi olan Baldomero Lillo, öykülerinde ağırlıklı olarak hiyerarşinin insan ruhunda oluşturduğu bozulmayı, adalet mekanizmasındaki çarpıklığı, sınıfsal çatışmayı, yoksulluğun kişi üzerindeki tahribatını maden işçileri ve onların yakın çevresi üzerinden sert gerçekçi diyebileceğimiz bir üslupla anlatıyor.
Eserin genel portresini çizdiğimize göre öykülerin atmosferi, kişi kadrosu ve Baldomero Lillo edebiyatının öne çıkan özeliklerinden bahsetmek gerekiyor.
Baldomero Lillo, Sanayi Devrimi sonrası tüm dünyada değişen şehirleşme biçimleri, çalışma koşulları, oluşan sosyal ve ekonomik sınıfların dönem atmosferi içerisinde “ezilenlerin” dünyasını herhangi bir dramatizasyona başvurmadan, sert, sinematografik bir anlatımla ele alıyor. Sosyal gerçekçi edebiyatın önemli bir temsilcisi olan Baldomero, insanın adalet, açlık, acı, emek ve mücadele karşısındaki hâllerini neredeyse dokunabileceğiniz kadar gerçekçi kadın, çocuk, yaşlı, engelli karakterleriyle anlatıyor. Karakter oluşturmadaki başarısının yanında mekân tasvirleri ve diyalog kurulumlarındaki maharetiyle öykülerinin atmosferini kuvvetli hâle getiren Lillo, okurunu anlatı dünyasında rahatlıkla gezdirebiliyor.
Maden işçilerinin ve ailelerinin zor şartlardaki yaşantısını anlatırken geniş bir kişi kadrosu kullanan Lillo, oluşturduğu her karakterde farklı bir kesimin problemine değiniyor. On İki Numaralı Kapı isimli öyküsünde çocuk işçilerin, Ödeme isimli öyküde hak ettiklerini alamayan ancak içinde bulundukları zor durum sebebiyle isyan da edemeyen işçilerin, ailesinin tüm fertlerini maden kazalarında, grizu patlamalarında kaybeden kadınların, kendisine ulusal alanda şöhreti getiren Juan Farina öyküsünde dilenmeyi gururuna yediremeyip çalışarak efsaneleşen insanları anlatan Lillo etkileyici bir gözlem gücüne sahip.
Sert öyküler anlatan Lillo, zorlu yaşam koşullarını, hayatın karanlık taraflarını birbirinden farklı sahneler kurarak gösteriyor. Güzelliği ve kokusuyla insanları büyüleyen çiçekleri evinde verdiği kokteyl için dalından kopartıp vicdanıyla hesaplaşan bir burjuvayı konu edindiği Nedametsiz, bahis ve eğlence uğruna birbirlerinin gözünü oyan iki horozun dövüşünün anlatıldığı Ring öyküleri Lillo’nun konu, kişi ve mekân çeşitliliğinin iyi örnekleri olarak göze çarpmakta.
Lillo, acının yazarı. Üstelik buradaki acı kavramı sadece insan için de geçerli değil. Şahit olduğu her canlının ruhuna eğilmeyi kendisine bir görev olarak seçmiş. Öyle ki kanlı bir dövüşün ortasında bir an bile mücadeleyi bırakmayıp kör olan, ölmeye ramak kalmış horozlar, bütün ömrünü madende geçirmiş ancak artık iş yapamayacak hâle geldiği için doğaya salınan yaşlı atlar, dalından koparılmış çiçekler karşımıza birer öykü kahramanı olarak çıkıyor. Lillo, canlıların zulüm, vefasızlık ve acı karşısındaki eşitliğini Maluller isimi öyküsünde şöyle anlatıyor:
“Hepimiz aynı durumdayız. Aşağıda insan ile hayvan arasında hiçbir ayrım yoktur. Gücümüz tükendiğinde, tıpkı örümceğin sineğin ölü bedenini yedikten sonra ağından fırlatması gibi, maden de bizi fırlatır.”
Kişinin her türlü zorluk ve acı karşısındaki tutumu, psikolojik değişimlerini ustalıkla anlatan Baldomero pek çok açıdan insanın özüne inmeyi başarmış bu sebeple de evrensel boyuta ulaşabilmiş bir yazar.
Türk edebiyatı ve sinemasında da sıklıkla işlenen işçilerin, ezilenlerin hikayeleri Orhan Kemal, Yaşar Kemal, Mahmut Makal, Necati Cumalı gibi yazarlar tarafından özellikle köyde tarla şehirde fabrika çalışanları üzerinden anlatılmış işçilerin yaşayışlarını, bulundukları yerdeki sömürü düzeni, hiyerarşi ve otorite ile çatışmalarını ele almıştır. Tüm dünyada örneklerine rastlayabileceğimiz bu konu, tema ve işleyiş benzerliği Baldomero’da da sıklıkla görünmekte.
Türkiye ve Şili’nin yakın geçmişi maden kazaları noktasında çeşitli benzerlikleri barındırıyor. 2010 yılında Şili, 2014 yılında Türkiye’de yaşanan büyük maden kazaları tüm dünyada olduğu gibi hayatlarını kazanmak için hayatlarından olabilen, yerin onlarca kat altında çalışan insanların hikâyeleri her iki toplum için de güncelliğini korumakta. Baldomero’nun öyküleri iki ülkenin ortak hafızasında önemli bir yer tutan hüzünlü hatıralara ışık tutuyor.
- Toprağın Altında – Baldomero Lillo
- Opera Kitap – Öykü
- 224 sayfa
- Çeviri: Banu Karakaş