Din ve felsefe sözcükleri, belki birçok insan için eğer (Yunanlar gibi) bilimi felsefe içine dahil edersek; aralarında bir tür sınır savaşının olduğu kabul edilen iki ayrı düşünce alanını ifade etmekte. Bununla birlikte bu iki sözcüğü, insanın dünyaya ilişkin duygularını ve inançlarını açıklamanın birbirini izleyen iki safhası veya yöntemi olarak düşünmek mümkündür. Geçtiğimiz günlerde Say Kitap etiketiyle, Batı’da Spekülasyonun Kökenleri Üzerine Bir Çalışma alt başlığıyla yayımlanan Dinden Felsefeye adlı eser, Batı düşünce tarihinde dinden felsefeye geçişe işaret eden döneme odaklanıyor.
İngiliz akademisyen ve çevirmen Francis Macdonald Cornford; Platon, Parmenides ve Thukididis gibi Yunan filozoflar ile antik çağ felsefesi üzerine yaptığı çalışmalarıyla tanınıyor. Cornford ayrıca Cambridge Üniversitesi’nde klasik filoloji profesörü olarak görev yapmış ve birçok öğrenci yetiştirmiş önemli bir isim. Eserleri, özellikle Antik Yunan düşüncesine, öğrenimine ve dilbilimine önemli katkılarda bulunmuş. Kaleme aldığı Dinden Felsefeye, antik dönemdeki dinî düşünceden felsefi spekülasyona geçişin izini sürüyor ve bu geçişin Batı felsefesinin temelini nasıl oluşturduğunu ortaya koyuyor.
Genel olarak dinden felsefeye geçişte dönüm noktası olan adımın, milattan altı yüzyıl önce, antik Yunanlar tarafından atıldığı kabul edilir. O anda yepyeni bir rasyonel soruşturma ruhu, o güne dek geleneksel inançların konusu olmuş nihai şeylere ilişkin beyanda bulunmayı kendine hak görüyor. İşte, Cornford’un da kanıtlamayı umut ettiği şey, bu ruhun eski düşünce yöntemleriyle ani ve tam bir kopuşu ifade etmediği…
Cornford, tam da bu amaçla, kitabında Batı felsefesinin temel taşlarını oluşturan düşünsel gelişmeleri inceliyor. Özellikle, antik Yunan düşünürlerinin çalışmalarına odaklanıyor ve onların dinî düşünceden çıkarak felsefi sorulara yönelmelerinin etkilerini ele alıyor. Ancak bu geçiş “bahsedildiği gibi devrimsel” olmuyor Cornford’a göre. En erken rasyonel spekülasyon ile ardında yatan dinî temsil arasında gerçek bir süreklilik bulunuyor ve bu durum, genel yaygın inancın tanrıları ile öğelerin alegorik denkliği gibi salt yüzeysel benzerlikler meselesi de değil üstelik. Felsefe, dinden belirli büyük kavramları -örneğin rasyonel düşünce hareketinin çerçevesini sınırlamaya ve söz konusu hareketlerin ana yönelimini belirlemeye devam eden “Tanrı,” “Ruh”, “Yazgı” ve “Yasa” gibi fikirleri- miras alıyor.
Fakat günün sonunda Yunan felsefesi, spekülatif aklı yücelttiğinde, dinde belirsiz ve mitolojik olan her şeyden kurtulmak ve yalnızca tanrısal bir konuma taşınan ve duygusal inancın eski tanırlarını tedinci göğe kadar sürükleyen aklı bulmak için büyük bir çaba harcamıştı. Kitap tam bu noktada, antik dönemdeki çıkışından yüzyıllar sonraya, Batı düşüncesinin evrimini çeşitli çağlardaki düşünce akımlarıyla bağlantılı olarak ele alıyor ve bu bağlantıların Batı felsefesinin bugünkü halini de nasıl etkilediğini gösteriyor. Cornford, antik dönemden günümüze uzanan çağlar arası bağlantıları da inceliyor.
Neticede, Dinden Felsefeye, mitoloji, antik dönem felsefesi ve Batı düşüncesinin evrimi üzerine derinlemesine bir yolculuk sunan önemli bir eser. Cornford’un akıcı anlatımı ve kapsamlı analizi, okuyuculara antik dünya düşünce tarihine dair, özellikle de din, bilim ve felsefe arasındaki iplerin gerginleştiği ve gevşediği alanları anlamak adına geniş bir bakış kazandırıyor. Kitabın arka kapak yazısında da yazdığı üzere:
“Dinden Felsefeye âdeta, bilimsel düşünce ile sosyal ve duygusal deneyimlerimiz arasında varlığını sürdürmeye devam eden bağlantıların bir hatırlatıcısı gibi…”
İyi okumalar.
- Dinden Felsefeye – Francis Macdonald Cornford
- Say Kitap
- 368 sayfa