Fanzin kelimesine yabancı olan okurlar için, öncelikle fanzin kavramını sizlere açıklayarak başlayayım yazıma. Edebi manada fanzin, endüstriyelleşmiş edebiyat sektörü içerisinde, amatör yazarların herhangi bir yönlendirme olmadan, kendi istekleri ve arzularıyla içeriğini oluşturdukları, düzensiz aralıklarla çıkan, genellikle çoğu işi (baskı, dizgi, dağıtım vb.) amatör ekipleri tarafından gerçekleştirilen ve hiçbir ekonomik bir beklentisi olmayan edebi türdür. Denetimsizdir, bağımsızdır, hiçbir güdüm ve yönlendirme içermez. Bu sebepledir ki, edebiyat dünyasının gizli saklı kalmış yeteneklerinin, tarzlarının gün yüzüne çıkma şeklidir, diyebiliriz.
Yazma eylemi ve serüveni içerisindeki birçok yazarın ilk duraklarıdır aynı zamanda. Kendi adıma da konuşmak gerekirse, yayıncılık mutfağının en saf halini görmem sebebiyle, benim için de ayrı bir yere sahiptir fanzin dünyası.
Çoğu popüler dergiden ve hatta popüler kültürün dayattığı çoğu kitaplar içerisindeki metinlerden çok daha kaliteli ve hayatın içinden yazılara, denemelere ve incelemelere bu tür içerisinde rastlamanız olasıdır. Bu sebepledir ki, fanzinleri seviniz, takip ediniz, edininiz.
Bu yazının başlığında bahsettiğim fanzin ise, yayın hayatına geçtiğimiz Kasım ayında başladı. Kadıköy’de bir kafede rastladım ve edindim. Üstelik ilk sayılarını ücretsiz dağıtmışlar. Ufacık bir boyutla tasarladıkları fanzin, mont cebine sığıyor, her yerde rahatlıkla okuyabiliyorsunuz yani…
İlk sayıları olması itibariyle oldukça özenli bir sayı hazırlamış arkadaşlarımız. Kapak çizimi kara kalem yapılmış, içerideki yazılara fotoğraflar eklenmiş. Bu fotoğraflar da ekipteki arkadaşların çalışmalarıymış. Her iş, yukarıda da bahsettiğim gibi kendi ellerinden çıkmış.
İçerik olarak değinmek gerekirse, Ufkum Ç.’nin şiiri ile E. B. Etyemez’in “2’ye Beş Kala” isimli öyküsü oldukça başarılı işler. Diğerleri başarısız değil, öyle düşünülmesin. Gayet hevesli, bir o kadar da ince işler. Bundan sonraki sayıları edinmem hususunda beni ikna ettiler, diyeyim, sizler anlayın.
Sözü çok uzatmadan, edebiyat dünyasının çıkar ilişkilerinden kendilerini uzak tutmaya çalışan, hayatın bir köşesinde suskun kalmayı tercih etmektense kendi imkanlarıyla seslerini duyurmaya çalışan, edebiyat aleminin huzursuz çocuklarının dünyasına bir adım atın. Fanzinleri, amatör dergileri takip edin. Onların sesini duyun.