“Çocukların kedileri olur ya da köpekleri. Belki de hamsterları.”
Peki ya ejderhaları? Ejderhaları olur mu hiç? Giriş cümlesine nazire yaparak sorduğumuz sorunun cevabını veren fantastik bir öyküden bahsedeceğiz sizlere şimdi… Merak uyandıran, düşündüren, yer yer üzen, bazen korkutucu belki de mutlu ve cesur bir öyküden. Ada’nın Ejderhaları’ndan bahsedeceğiz…
Yakın zamanda, Timaş Çocuk’tan çıktı ve raflarda yerini aldı Ada’nın Ejderhaları. Yazmadığı zamanlarda kızıyla ormanda ejderhaları düşünerek oyunlar oynayan bir anne, bir ilkokul öğretmeni Frances Stikley tarafından kaleme alınan kitap, okul öncesi çocuklarının hayal dünyasını zorluyor. Hatta şaşırtıyor. Ejderhalar kadar efsanevi olan bir kurguyla, yazar çocukların duygularına sesleniyor. Ama ilk önce bir tabuyu yıkıyor: Ejderhaların sadece erkek çocuklarının sevdiği bir masal kahramanı olmadığını fısıldıyor okuyucunun kulağına.
Siz hiç ejderhalarla oynayan kız çocuklarıyla tanıştınız mı mesela? Tanışmadıysanız, sorun etmeyin! Ada, hikayemizin asıl kahramanı olarak işte karşınızda. Onun evcil hayvanı, ejderhaları… Şaşıracaksınız ama bir tane de değil; tam altı tane! Her birinin rengi, ismi farklı üstelik. ‘Üzgün, Öfkeli, Korkak, Sakin, Mutlu ve Cesur’ diye sesleniyor Ada onlara. Karakterlerine göre isim vermiş. Mutlu kocaman gülebiliyor, Sakin hep huzurlu, Öfkeli daima somurtkan ve burnundan soluyor, Korkak kapı gıcırtısından ürküyor, Üzgün sevindiğinde bile ağlayabiliyor… Cesursa, hiçbir şeyden çekinmeden yaşıyor şu hayatı. Bitmedi… Bu ejderhaların, görünüşleri de karakterleri kadar birbirinden çok farklı. Mutlu pembe, Sakin mavi, Öfkeli kırmızı, Korkak sarı, Üzgün gümüş, Cesur mor renkli… Ada, onların kişiliklerine göre renklendiğini düşünüyor. Mavi renk huzur verir ya insana Sakin, o yüzden huzurlu diye düşünüyor Ada. Öfkeli’nin kırmızı rengini sinirliyken yaydığı ateşten aldığını ya da… Onlarla vaktini kendi ruh haline göre belirliyor. Eğer bir şeye sinirlendiyse ‘Öfkeli Ejderha’ hemen yanı başında. Ağladığında, Üzgün beliriyor yanında. Beraber sulu göz oluyorlar. Yani onun için ejderhalar, biraz da duygularını ifade ediyor.
Hepimizin Ejderhası Farklı
Yeri gelmişken değinelim; yazar Stikley, bu kitapta aslında ejderhaların tarih boyunca farklı şekillerde algılanışına da okuyucuya hissettirmeden değiniyor. Çizeri, Annabel Tempest ise resimleriyle, meseleyi, kitabın sayfalarında zihinlerde doğru şekillenecek bir biçimde sergileyerek metne eşlik ediyor.
Yazarın, kurgusunu ihtimaller üzerine değil; verilere dayanarak ve arka planda güçlü bir okuma ile yaptığını söylemek hiç de zor değil bu açıdan bakıldığında. Yazar, Ada ve ejderhalar üzerinden çocukların üstesinden gelmekte zorlandığı duygulara dikkat çekiyor.Kitabı okuyan çocukların yalnız olmadıklarını ve içinde bulundukları duygularla nasıl baş edebileceklerini anlatıyor, düşlediği masalla. Her ejderhanın farklı bir duygunun karşılığı olması bundan sebep. Ejderhaların sembolleşmesi ise tarihe güçlü bir atıf. Bu, yazarın boş bir zemine kurmadığı hikayenin, etki alanını genişletiyor. Ebeveynlerin, çocukları için seçeceği kitabın yelpazesinin aslında ne kadar geniş olduğunu ve derinliğini ortaya koyuyor. Yazarın zihnine ulaşmak için ejderlerin tarihi hakkında mini bir yolculuğa çıkmak yeterli.
Araştırmaya başladığınızda fark edeceksiniz ki, yaşayıp yaşamadıkları hala ispat edilemedi. Fakat dünyanın farklı coğrafyalarında ve farklı tarihlerde onların yaşadığına inanıldı hep. Efsaneleri, masalları anlatıldı. Rüyaları görüldü. Tarih sahnesinde yerini hep korudu. Ama herkesin ejderhası başkaydı, başka duyguların temsilcisiydi. Tıpkı, mevzu bahis hikayede olduğu gibi…
Ejderhaları nasıl bilirsiniz mesela? Ağzından ateş püskürten, kanatlı, uçabilen, agresif ve diken kuyruklu… Hemen hemen çoğumuzun cevabı bu yönde olurdu sanırım. Ama dünyanın doğusunda kanatları olmayan bir ejderha karşımıza çıkarken batı da tam tersi, daima uçan ejderhalardan söz edilir. Bir taraf dev bir kertenkele gibi görürken, diğer taraf büyük bir yılana benzetir onları. Atfettikleri anlamlar da, görünüşleri gibi hiç uyumlu değildir aslında. Doğu toplumlarının çoğunda tarih öncesi dönemlerden beri ejderha; bağımsızlığın, anaçlığın, gücün ve iyimserliğin simgesidir. Mimari eserlerde süsleme unsuru olarak tercih edilir; insanları koruduğuna, uğur getirdiğine ve şifa verdiğine inanılır. Bizim kültürümüz için de geçerli bir gelenek bu: Ortaçağ’da inşa edilmiş önemli mimari yapılarda çift başlı ejderhalara rastlarız örneğin. Özellikle İslamiyetten sonraki Türk kültüründe evreni simgelemek için bir cami kapısında çıkabilir karşımıza, çift başlı ejderha sembolü. Bir baş siyasi gücü, bir baş yoldan çıkıp kaybetmeyi vurgular. Başlar sivridir, ağız üçgen açılan keskin görünüşe sahiptir, iri gözleri ve çoğunlukla boynuzları vardır. Zaman zaman da, çift baş çok başlı ejderha olarak tarih sahnelerinde yerini alır ve mitolojik hayvanlarla resmedilir.
Köklü medeniyetlerinden olan Çin ise, Ejderha figürünün her alanda kendini gösterdiği asıl coğrafyalardan. Uçurtmalarını bile ejderha şeklinde yaptıkları biliniyor. Batıya yönümüzü döndüğümüzde, ejderhanın görünüşü gibi yüklenen anlam da değişiyor. Öfkeyi, kavgayı, kötülüğü temsil ettiğine inanılıyor.
Kötü Ejderha: Öfke
Nottingham’da doğup büyümüş yazar, kendi kültüründen beslenmiş olacak ki, okul öncesi çocukların üstesinden gelmekte zorlandıkları ‘öfke’duygusunu merkeze alıyor. Ada’nın bakmakta zorlandığı ejderhasıyla özdeşleştiriyor. Öfkeli ejderha ortaya çıktığında örneğin mutluluk sembolü pembe ejderha siniyor, görünmüyor ortalarda. Üstelik Ada’da, o duygunun ruhuna bürünüyor. Sinirli, gergin bir çocuk oluyor. Yine öfkeli ejderha burnundan soluduğunda, Korkak, strese giriyor; cesur bile görünmez oluyor bir anda. Sonra Üzgün göz yaşlarını tutamıyor. Korkak ve Üzgün de zorluyor
Ama Ada, hiç böyle olsun istemiyor. Öfke’nin içindeki tüm güzel duyguları sindirdiğini düşünüyor. Gerçekte de öyle değil mi? Biz yetişkinler dahi ne zaman kızsak sonrasında üzülüyor ve endişeleniyoruz. Mutlu anlarımız azalıyor.
Sonuç olarak yazar, çocukların avucuna, hikayeyi okuduklarında bir kıssadan hisse bırakıyor. Hem eğlendiriyor, eğlendirirken düşündürüp öğretiyor. Geçmişten beslendiği efsanelerle günümüzü ışıtıyor. Çocuklara olumsuz duygularının etkisine girmeden nasıl yaşayabileceklerini rahatsız etmeden duyuruyor. Hikayenin sonunda zaten, Ada mutlu olmak istediği için kendini huzursuz eden ve güzel duyguları sindiren ejderhalara kapıyı gösteriyor. Çünkü çocukların, kızmaya değil; mutlu olup koşup oynamaya ihtiyacı var. Bizden söylemesi, çizer de kurgunun hakkını sonuna kadar veriyor. Resimlere bakınca, kendinizi Ada zannetmeniz an meselesi. Okuru hikayenin içinde tutuyor.
Son söz, bu kitabı dilimize kazandırıp miniklerin dünyasına bir ses bıraktığı için çevirmeni ve yayıncısına bir selam edelim. Ayşe Tuba Ayman, Dünya Edebiyatı’ndan pek çok önemli romanın yayıncısı olarak zaten dikkat çekiyordu. Şimdi çocuk edebiyatında derinliği ve göndermeleri olan bir resimli kitabı çevirerek minik okurlara da göz kırpmış. Belki de bu, “Sabırsızlıkla bekleyin, daha da çok seveceğiniz kitaplar gelecek!” demektir. Kim bilir? Ada’nın Ejderhaları’nın Editörü, Seve Tuba Okçu ise kendi yazdığı kitaplar kadar yayına hazırladıkları ile de okurunu zinde tutuyor.
İnteraktif Bir Resimli Kitap: Masal Bitti, Oyun Başladı!
Okul öncesi çocuklar için en iyi öğrenme yolu etkinlikler, soru-cevap konuşmalar, aktiviteler olarak karşımıza çıkıyor. Ada’nın ejderhaları, sadece güçlü ve derin göndermeleri olan kurgusuyla değil; hikayenin sonunda sunduğu etkinlikler ile de minikleri cezbedeceğe benziyor. Masal bitiyor; oyun başlıyor!
Kitabın son kısmında “Ada’nın Ejderhaları Etkinlik Kitabı” adında bir bölüm var. Bu bölümde, 5 etkinlik karşımıza çıkıyor. Okuma öncesi sorular, okuma sırası sorular, okuma sonrası sorular çok çarpıcı. Ebeveynler, bu sorular eşliğinde kitabı okurlarsa, sadece okumakla kalmayacaklar; çocuklarının dünyası ile de karşılaşmış olacaklar. Hatta herkes kendi çocuğunun ejderhasını bulacak… Etkinliklerden biri ise ebeveynler için. Bu etkinliğin içeriği kitabı alanlara sürpriz olsun. Son ve en eğlencelisi ise bir ejderha resminin okuru bekliyor olması. Çocuğunuz hangi ejderha ile oynuyorsa daha çok onu o renge boyayacak: “Bugün nasıl hissediyorsan küçük ejderhayı uygun renklerle boya!”
- Ada’nın Ejderhaları – Frances Stickley / Annabel Tempest
- Timaş Çocuk – Öykü
- 32 sayfa