Zogi’nin hikâyesi ve çizimleri dünyaca ünlü ödüllü çocuk kitabı Gruffalo’dan (Türkçe’ye Yayazula olarak çevrildi – Yapı Kredi Yayınları) tanıdığımız Julia Donaldson ve Axel Scheffler’e ait.
Kitaba ismini de veren kahramanımız Zogi bir ejderha, çalışkan bir ejderha. (Yine de bence asıl kahramanımız arkadaşı İnci). Zogi ejderha okuluna gidiyor, okulda birçok arkadaşı var. Her sene uçabilmek, ateş püskürtebilmek, prenses kaçırmak gibi her ejderhanın sahip olması gereken özelliklerinden birini öğreniyorlar. Dediğimiz gibi Zogi çok çalışkan bir ejderha. Okuldan sonra saatlerce derslerini tekrar edip çalışıyor ki sene sonunda altın yıldız alabilsin. Fakat başarı çok nadiren tek başına elde edilir. Nitekim Zogi’nin bu süreçteki en büyük destekçisi de arkadaşı İnci oluyor. Zogi uçmayı öğrenmek için çalışmaktan yorgun düştüğü zaman İnci yardım ediyor, keza ateş püskürtmeyi öğrenmeye çalışırken kendini yaraladığında yine İnci yanında. Sonradan öğrendiğimiz üzere İnci aslında bir prenses. Prenses kaçırma konusunda onunla gitmeyi kabul ederek Zogi’ye yardımcı oluyor. Zogi’ye yardımcı olarak altın yıldız almasını sağlıyor. Onun sevinci ve başarısıyla kendi de gurur duyuyor. Prenses İnci’nin kahramanlığı tam bu noktadan sonra başlıyor. Çünkü bir ejderhanın prenses kaçırmayı öğrenmesi kadar bir şövalyenin de prenses kurtarmayı öğrenmesi gerekiyor. Eşyanın tabiatı böyle. İnci’yi kahraman yapan tam da bu konu çünkü İnci kendi tabiatının kaçırılmak veya kurtarılmak olarak tanımlanmasını istemiyor. O doktor olmak ve insanları iyileştirmek istiyor. İnci ne istediğini bilen ve konuda adım atmaktan korkmayan bir karakter. Kararlı olarak çıktığı yolda arkadaşlar ediniyor ve onlarla bir yolculuğa başlıyor. Evet, tahmin ettiğiniz gibi Zogi ve Prens de İnci ile birlikte doktor olup tüm dünyadaki yara, bere ve acılara derman olmak istiyor.
İnci gibi kadın karaktere sahip olması benim bu kitabı beğenmemin en önemli sebebi. İnci kendi ayakları üstünde durabilen, kendi kararlarını alabilen ve bu kararların arkasında durabilmek için başkalarının onun adına yapmasına ihtiyaç duymayan bir kadın. İnci prenses olarak bir ejderhanın yanında oluyor çünkü öyle olmak istiyor. İnci kurtarılmak istemiyor, doktor olmak istiyor ve bu sefer prensi o kurtarıyor. Bu sefer prens yaşamak istemediği bir hayattan çekip kurtarılıp kendi hayatının kontrolünü eline alıyor. İnci’nin özellikle kız çocukları için çok önemli bir iç görü oluşturabileceğini düşünüyorum. Toplumsal cinsiyet rollerini çok naif bir şekilde görmezden gelen hatta ezip geçen bir hikaye.
Fakat çocuk kitaplarının bence sahip olması gereken en önemli özelliği ayrıntılarda her zaman başka bir hikâye daha olması. Çocuklar aynı kitabı tekrar tekrar okurlar (okuturlar J). Bu, hikâyeleri takıntılı bir biçimde sevmelerinden öte her seferinde yeni şeyler keşfediyor olmalarındandır. Bu sebeple anlatımın olduğu kadar çizimler de çok önemlidir. Bir hikâye ve çizim bütündür çocuk kitaplarında, etkileşim içinde birbirlerini zenginleştirirler. Çocuklar çizimlerdeki ilk perspektifi algıladıktan sonra arka planda neler olduğunu keşfetmeye başlarlar.
Bu sebeple Alex ve Julia’nın farklı farklı kitaplarını okumak çocuklar için çok eğlenceli oluyor. Çünkü mutlaka diğer kitaplardan ortak karakterlere yer veriliyor veya onlara atıflar oluyor. Geri planların benzerlikleri de cabası. Bunları bulmak keşfetmek, okuma sürecine ayrı bir heyecan ve zevk katıyor.
Okumayı öğrenen çocuğunuzun kendisinin okuyabileceği düzeyde bir kitap olmasının yanı sıra bir yaşını almış çocuklarınızın da ilgisini çekecektir.
- Julia Donaldson, Axel Scheffler – Zogi
- Çevirmen: Ali Berktay
- İş Bankası Kültür Yayınları
- 31 Sayfa