Stefan Zweig, 176 sayfada Sigmund Freud’u su gibi akarak anlatmış. Buyurun yakından bakalım.
Sigmund Freud, 1856’da Avusturya’da doğar. Pek istemese de tıp okur. Sinir sistemi, beyin anatomisi gibi konularda çalışırken hipnoz uygulamaları sebebiyle küçümsenen Jean Martin Charcot’un çalışmalarıyla karşılaşır ve bundan çok etkilenir. Bu karşılaşma ona ve tüm dünyaya psikanalizin kapısını açacak olan uzun serüvenin ilk adımıdır. Stefan Zweig, Freud’ta psikanalizin kurucusu Sigmund Freud’u ve onun çığır açan görüşlerini bu ilk adımdan başlayarak anlatıyor. Bilinçaltı, rüya analizleri, Oedipus Kompleksi, cinsellik, saldırganlık vs. Freud’u tanıyanlar için Zweig’ın anlattıklarının hiçbiri yeni değil. Yine de Stefan Zweig’ın Freud’unu Freud’u tanıyan tanımayan herkes okumalı.
Freud’u neden okumalıyız? Öncelikle Stefan Zweig’ın çok güzel anlatımı için okumalıyız. Psikanalizin karmaşık konularını berrak bir dille anlatmış. Freud’un kuramını birden önümüze yığmak yerine adım adım ilerlemiş. Freud önce neyi keşfetti? Sonra nerede takıldı, kuramına ne ekledi? Sonra ne yaptı? Böylece kitabın her bir bölümünde kuramın farklı bir konusunu okuyarak parçaları tamamlıyoruz. Freud’un fikirlerine yabancıysanız güzel bir Freud’a giriş kitabı olabilir. Öte yandan Freud’un fikirlerinin geliştiği dönemin yani 19. yüzyıl sonlarının toplumsal yapısının kuram üzerindeki etkisine de değiniyor Zweig. O dönemin toplumsal ve bilimsel anlayışı Freud’un bu cüretkar kuramına ne gibi bir tepki verdi? Freud bundan etkilendi mi? Bunları da kısa ama yalın bir şekilde öğreniyoruz. Freud’un özel yaşamına hiç değinmeyen Zweig sadece bir yerde çok kısa bir an Freud’u Sigmund olarak düşünmemizi sağlayacak bir tespitte bulunuyor. Freud’un neredeyse tüm mesleki yaşamı histerilerle, nevrozlarla, depresyonlarla boğuşan insanlarla geçiyor. Hayatın mutlu ve neşeli bir yanı olduğunu düşünmemesi çok normaldir. O nokta bana muayenehanesinin dışındaki Freud’u düşündürdü. Kuramın arkasındaki insanı gördüm.
Bu arada bilgilenmenin yanında insanlığın büyük gizemi ile bir kez daha karşı karşıya kalıyoruz. Hemen sormaya başlıyoruz. Kurduğumuz muazzam ve karmaşık medeniyete, geliştirdiğimiz müthiş teknolojiye rağmen benliğimiz bir arpa boyu yol almadı mı? O hala ilkel dürtülerinin esiri mi? Hele ki bizler, Freud’tan sonra bir yüzyıl daha deviren günümüz insanı, biz de hala benliğimizin karanlık ve derindeki tarafının kontrolünde miyiz? Uygarlık bir masal mı? İnsan kimdir?
Freud’u ve psikanalizi anlamak bu çok önemli soruları sormak ve evrensel bir cevap bulamasak bile en azından kendimizi tanımaya çalışmak için atılması gereken bir adım.
İyi okumalar.
- Freud – Stefan Zweig
- Zeplin Kitap
- Çeviri: Mine Bali
- 176 sayfa