“Yabancısı olmadığım bir tek olgu var. O da kendi varoluşum. Belki tek mutluluğum bu. Tek bağlantım. Kendimi kavrayamazsam, tüm varoluşum yitmiş demektir.”
En sevdiği yazar Cesare Pavese’ den tam otuz beş yıl sonra aynı gün 10 Eylül 1943’te Kütahya Simav’da doğdu. Öğretmen bir anne ve babanın, üçüncü ve son çocuğuydu. Ailesinin işi gereği Simav, Ödemiş ve Gerede’de büyüdü. O yılları ileride, “Dört bin nüfuslu bir Anadolu kasabasında dünyaya bakmayı öğrendim. Altı yaşındaydım. Dünyanın sonsuz büyüklüğünü hissettim ve gitmem, çok uzaklara gitmem gerektiğine inandım…” diyerek anlatacaktı.
On yaşındayken İstanbul’ gelen Tezer Özlü Avusturya Kız Lisesi’ nde ortaöğretime başlar. Son sınıfta okulu bırakır. 1962 – 1963 yıllarında otostopla Avrupa’ yı gezer. Son durağı olan Paris’ te Adalet Ağaoğlu’ nun kardeşi tiyatrocu yazar Güner Sümer’le tanışır. Tezer Özlü başka bir adamdan gebedir. “Çocuğumu aldırdığım gün, bana kırmızı karanfiller getirdi. Sabaha dek elimi tuttu. Demek, onun için büyük bir sevgiyim. Böylesi bir sevgiye gereksinim duyuyor muyum? Hayır. Yalnızca bir erkeğe gereksinme duyuyorum. Üç, dört yaşımdan beri bir erkeğe gereksinme duyuyorum ve artık yanımda bir erkek olmadan uyuyamıyorum. Bu adamla yatınca eksiksiz bir boşalma duyuyorum ama sonunda salt bir boşluk… Bir anda karamsarlığa düşüyor, mutsuzlukla baş başa kalıyorum. Sevişme yolculuğu, çoşkusu; ölüm isteğiyle bitiyor. Bunun için ondan kaçmalıyım.” dese de ve Güner Sümer’le 1964 yılında evlenir. Birlikte Ankara’ya yerleşirler. Ama kısa sürede Özlü bu evlilikte aradığını bulamadığını fark eder.
Aynı dönemde ruh sağlığı da iyice bozulmuştur. Manik-depresif tanısıyla tedaviye alınır. Geçirdiği rahatsızlık nedeniyle kesintili olarak 1967 – 1972 yılları arasında İstanbul’da farklı hastanelerin psikiyatri kliniklerinde kalır. Birkaç kere intihar girişiminde bulunur. Çocukluğundan başlayarak yaşadıklarını ve klinikte kaldığı bu dönemleri Çocukluğun Soğuk Geceleri kitabında yazdı.
“Bu kitapta bir şoku anlatmak istedim. On bir yaşındaki, bir Türk küçük burjuva ailesinin çocuğunun, yirmi yaşına dek okumak için gönderildiği İstanbul kentindeki çeşitli yabancı okullardan biri olan Avusturya okulunda karşılaştığı Batı kültür ve eğitiminin yarattığı şoku” diyordu ve anlatıyordu da… Üstelik okuru derinden sarsarak yapıyordu bunu.
1968’de yönetmen Erden Kıral ile evlenen Tezer Özlü, evlenirken şart koyar. ” …bu adamla, beni doktor ve kliniklerin eline bırakmasın diye evlendim. Evlenirken ondan tek isteğim bu oldu. Hastalanırsam evde kalmak, plaklarımla, kitaplarımla, sevdiğim bir iki eşyayla olmak ve çay içebilmek istiyordum.” Hastalığı tekrar nüksedince Erden Kıral onu kliniğe yatırmaktan başka çare bulamaz. 1972 yılına kadar zaman zaman evinde, zaman zaman kliniklerde geçirir.
Bu zor günlerden sonra 1973’ de kızını kucağına alır. Mücadelesine hayran olduğu Deniz Gezmiş’e duyduğu sevgiden ötürü kızının adını Deniz koyar. 1981’de Almanya’dan kazandığı bursla kızını da alıp Almanya’ ya taşınır. Bu taşınma sorunları olan evliliğin bitişini hızlandırır.
Yakın dostu ve yayımcısı Ferit Edgü’ nün yazdığı, Erden Kıral’ ın yönettiği “Hakkari’de Bir Mevsim” filminin Berlin Film Festivali’ nde Gümüş Ayı ile dönmesinde çok fazla emeği olur.
1981 senesinde Kanada’da yaşayan, kendinden on yaş genç İsviçre asıllı sanatçı Hans Peter Marti ile tanışır ve 1984’te Marti’ yle evlenerek Zürih’e yerleşir.
En yakın dostu Leyla Erbil’i Hans Peter ile ” Bu adam benim ölümüm Leyla. Bak, bak bu benim ta kendim! Kafatasım bu, kendi ölümüm.” diye tanıştırır.
Göğüs kanseri nedeniyle 18 Şubat 1986’da Zürih’ te vefat eder.
Kızı Deniz, 1985 yılında kendi el yazısıyla hazırladığı soruları bir defterde annesine verir. Tezer Özlü de bütün samimiyetiyle cevap verir. İşte, o defterdeki soru ve cevaplardan bazıları:
Deniz: En sevdiğin kitap?
Tezer Özlü: Pavese’in Genç Ay romanı
Deniz: En sevmediğin insan?
Tezer Özlü: Bütün faşistler.
Deniz: Beni nerede tanıdın?
Tezer Özlü: Karnımda.
Deniz: Şimdiye kadar bir şey kazandın mı?
Tezer Özlü: Seni ve yazdığım üç kitabı, bir de İsviçre pasaportu.
Eserleri
- Eski Bahçe (1978), öykü
- Çocukluğun Soğuk Geceleri (1980), roman
- Auf den Spuren eines Selbstmords (Bir İntiharın İzinde) (1983) / Yaşamın Ucuna Yolculuk (Kitabın Türkçeye çevrilmiş adı), anlatı.
- Eski Bahçe – Eski Sevgi (1987), öykü
- Kalanlar (1995), deneme
- Zaman Dışı Yaşam (2000), senaryo
1 Yorum
Tezer özlü…Türkiyenin en iyi kadın yazarlarından…hayatını yazdı ve gitti bu dünyadan…