‘’Beş yaş insanın en olgun çağıdır. Sonra çürümeye başlar.’’
Alper Canıgüz’ün, Camus’a ismen atıfıyla henüz girizgâhta gönüllerimizi fetheden karakteri Alper Kamu, yaşından büyük hareketleriyle mahallelinin ve biz okuyucuların gönüllerinde yer edecek. Oğullar ve Rencide Ruhlar, karakterin vücut bulduğu ilk kitabı. İkinci kitabıyla karaktere seviye atlatan yazarımızın Alper Kamu serisini okumaktan büyük bir zevk aldım. İlk olarak hikâyenin son derece yalın, anlaşılır, başarılı ve sürükleyici kurguyla devam ettiğini söylemeliyim. Günün stresini iliklerine kadar hisseden okuyucuların yorulmadan tek gecede ufak bir gülümsemeyle bitireceği türden kitaplardan kendileri.
Alper oyun çağında bir çocuk, sevdaya düşme çağında bir delikanlı, olayları rasyonel bir kafayla ustaca çözme aşamasında bir yetişkin. Her bir çağı ayrı büyülüyor insanı. Günümüzün bomboş sokaklarını zihinlerimizde haylaz-sevecen arkadaşlarıyla dolduran bir bıcırık, dört duvar soğuk beton kalbimizi ısıtan bir yumurcak, kötü geçen günü kurtaran bir mini kahraman…
Hüzünlü bir hikâyesi var Alper’in. Ama o bizi safî hüzünle baş başa bırakmayacak kadar çok sevecek, yer yer tebessüm ettirecek, yer yer gözlerden yaş gelinceye dek kahkahalara boğacak. Hüzünlü hikâyesini zihinlerimize yerleştirirken yanı başına bir de sevgi tomurcuğu ekecek. O tomurcuk Cehennem Çiçeği kitabıyla büyüyecek ve rengarenk bir çiçek açacak.
İlk kitabı bitirdiğinizde henüz gece yarısı olmamışsa ikinci kitabı almak için apar topar kitapçıya gideceksiniz. İçindeki çocuğu kaybettiğinden dem vuran okuyucuların, içindeki çocuğu bulma umutları tekrar yeşerecek. Ben içimdeki yaramaz, ele avuca sığmaz, saf ve zeki çocuğun nerede saklandığını buldum. Kim bilir, belki sizinki de mahallenin diğer çocuklarından biridir. Okuyup görmek lâzım…